Ekim 2007, İzmir. Alsancak’ın en meşhur dövmecisi Köprüaltı’na gençten biri girer, kolunu sıyırır, dirseğine doğru Mustafa Kemal’in imzası vardır, bir bankada çalıştığını, bu dövme yüzünden işten atılmakla tehdit edildiğini anlatır, tırsmıştır, ekmek parası filan diye ağlar, “silin” der. Hep söylerim, ekmek parası diye ağlayanın maaşını,
"Yaşıtı gençle flört ederken canından olan talihsiz genç kız için, cinayet sanki normalmiş gibi, "ya davulcuya, ya zurnacıya" diyen bir başbakan yönetiyorsa bu ülkeyi... Reşit olmamış çocukla evlenen 71 yaşındaki adam için, "kadın " Aile Bakanı gıkını çıkarmıyorsa... 14 yaşındaki kızı taciz eden 76 yaşındaki adam için, "kadın" milli eğitim bakanıı tek kelime etmiyorsa... Ana-baba denilen tiplerin izniyle; alan razı, veren razıysa... İşin "ahlaki" boyutunu tartışmak manasızdır."
Reklam
22 defa ameliyat olan gazi var, 48 defa ameliyat olan gazi var. Karaciğerinin yarısı alınan, bağırsaklarının bir bölümü alınan, böbreği, dalağı olmayan, gözünü kaybeden, kulağı parçalanan gaziler var. Ömürleri boyunca ilaç kullanmaları gerekiyor. Bu ilaçlara, sıradan insanlar gibi katkı payı ödüyorlar. Halbuki neyi korumak için gazi oldular? Devleti korumak için... Peki, bu gazilerden katkı payı alan kim? Korudukları devlet!
Uğur Dündar
1943'te istanbul'da doğdu, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi, 1970'te TRT'ye girdi, Arena isimli haber programıyla, hem televizyon tarihimize damgasını vurdu, hem de soruşturmacı gazetecilik kavramını yarattı , Show, Kanal D, atv, Star, CNNTürk televizyonlarında çalıştı, Star televizyonu haber grup başkanlığı yaptı, 300'ün üzerinde ulusal-uluslararası ödül kazandı, Akp döneminde özel televizyonlarda ekrana çıkması adeta yasaklandı, ambargo uygulandı, İyi Uykular Sayın Seyirciler, Pazarlık Yok, Vah Ülkem Vah gibi çok satan kitaplar kaleme aldı, 2016 itibariyle Halk tv'de Halk Arenası'nı hazırlayıp sunuyor, Sözcü gazetesinde köşe yazıyordu.
Sayfa 212 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016Kitabı okudu
Milli futbolculara yenilmesinler diye üç milyon lira prim verdiler, gene olmadı.. Halbuki, bu iş parayla olsaydı, Suudi Arabistan'ın devamlı dünya kupasını kazanması gerekirdi. Çünkü, parayla olmuyor, ruh'la oluyor. Ve zannettiğiniz gibi ayak'la da oynanmıyor aslında, yürek'le oynanıyor.
Muhtar...
Keşan müftüsü izah etti, "Noel baba dürüst adam olsaydı, bacadan değil, kapıdan girerdi" dedi. Aslında... Dolaptan girdi. Buzdolabından! Hıristiyan filan diyorlar ama, Papa dahil, kimsenin umurunda değildi. Taaa ki , 1930'a kadar... Amerikan zekası Coca Cola, günde 9 milyon şişe satıyor, ne yapsak da daha fazla satsak diye kafa
Sayfa 200 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016Kitabı okudu
Reklam
İlerici, laik ve özgürlükçüydüler...
Ve çoook eskiden de vardı... Jön Türkler... Namık Kemal gibi... Tevfik Fikret gibi... Ziya Gökalp gibi... Yurtseverdiler...
George Friedman
Tayyip Erdoğan'ın emriyle, Akp'nin tezlerini dünyaya anlatabilmek için, 2010 yılında, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü kuruldu. Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanı lbrahim Kalın, koordinatör yapıldı. Bu Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü "akil adamlar" konferansları başlattı. Konuşmacı olarak davet edilen ilk "akil adam" kimdi biliyor musunuz? Stratfor'un başkanı, Türkiye'yi istihbarat açısından adeta inek gibi sağan George Friedman'dı! lstanbul'daki konferansta "uluslararası ilişkiler uzmanı" sıfatıyla konuşan Friedman, "Avrupa sendeliyor, Rusya geri çekiliyor, Türkiye için tarihi atılım dönemi başlıyor, Türkiye askeri ve ekonomik açıdan ABD'ye benzer bir derin güç olacak" dedi. Salonu dolduran ve Osmanlı hayalleri kuran bademler "yaşasın ABD gibi oluyoruz" diye alkışladılar iyi mi.
Sayfa 193 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okudu
Ahmet Necdet Sezer
Mücevher, saat, tablo, heykel... Kendisine hediye edilen 1243 parçanın 1243'ünü de bıraktı köşkte! İnsanın içi gidiyor, al götür evine di mi... Götürmedi... Kafana göre savur denilen ödeneği harcamadı. 46 trilyon liracık. Yetim hakkı dedi, babalar gibi satan Maliye'ye iade etti.
Fatih Sultan Mehmet
Limni adasını vergi toplamak için almadı, stratejik önemi olduğu için almadı. Peki neden aldı? Tin-i mahtum, yani "mühürlü toprak" adı verilen kırmızı renkli bir toprak türü var, sadece Limni'de bulunuyor, zehirlenmeye, yılan sokmasına karşı deva olduğuna inanılıyor, bezlere sarılıp yıkanıyor, süzme yoğurt gibi ağaçlara asılıyor, toz halinde kurutuluyor, tekrar çamur haline getirilip, bardak yapılıyor, bu bardağa konulan içecekte zehir varsa, bardak çatlıyor iyi mi... Limni'yi işte bu yüzden aldı. Dünyanın henüz dünyadan haberi yokken, doğal kaynakları kullanırdı.
Sayfa 391Kitabı okudu
200 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.