«- Kız babası olmak nasıl bir duygu?, dedi adam çiğnerken. Babası peçetesiyle ağzını sildi, başını eğip gülerek şöyle dedi: - Bazen avucumun içinde ılık bir yumurta varmış gibi. Bazen de hiçbir şey: tam bir hafıza kaybı… Arada da kendime ait bir kızım varmış gibi, gerçekten benim olan.»
Sayfa 24
Bu “basit” insanlar hâlâ ülkemizde varlar, hepimiz biliyoruz.
Birçok yerlerde, ağalık, beylik, hanedanlık davaları insanları sürüklemiştir. Bu arada asker olmamak, fakat silaha sarılmak, başına buyruk olmak, köylerde, kasabalarda renk renk giysiler, üstüne kamalar, tabancalar, fişekler kuşanıp omuzda silah dolaşmak zevki, yani ya hükümetsiz bir nizamın ya da hükümete kafa tutmanın ilkel özlemi basit insanlara hâkim olmuştur.
Sayfa 316 - Remzi Kitabevi, 1987Kitabı okudu
Reklam
"Açlığın eziyeti ve de anlamadığı bir şeye karşı olmak, en kötüsüdür."
Sayfa 53 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
"Parya" diye bir kelime vardır. İnsan toplumunda bu kelime başarısızları, ezikleri, ahlaksızları belirtmek için kullanılır. Ben doğduğumdan beri kendimi bir parya gibi hissettim ve toplumun da böyle damgalamaya layık gördüğü biriyle tanıştığımda her zaman derin bir şefkat duygusu hissederim. Şefkatim o kadar derin ki bazen kendimi ona sessiz bir hayranlık duyarken yakalardım. Ayrıca "suçlu psikolojisi" diye bir kavram da var. Tüm hayatımı vicdanım tarafından rahatsız edilerek yaşadım ama aynı zamanda vicdanım sağdık bir yoldaş oldu. Onunla kasvetimizde oynaşırken her zaman yanımda duran sadık bir eş gibi. Bir de "kirli çamaşırları olmak" diye bir deyim vardır. Benim için o çamaşırlar doğduğum anda kirliydiler ve ben büyüdükçe temizlenmek yerine daha pis ve iğrenç hale geldiler, ta ki her gece milyonlarca farklı cehennemin azabını çekecek kadar kokusu ağırlaşana dek. Öyleydiler öylesine ama (şüphesiz bu dediğim kulağa çok tuhaf gelecek), yavaş yavaş bana kendi kokumdan daha tanıdık gelmeye başladılar. Bu ağır kokuları, açık bir yaranın acısı gibi, fısıltılı aşk protestoları gibi geliyordu. Benim gibi bir adam için, katıldığım yeraltı siyasi toplantılarının havası bu yüzden garip bir şekilde rahatlatıcı ve garip bir şekilde rahattı. Sonuç olarak, beni cezbeden hareketin amacı değil, doğasıydı.
Sayfa 43 - ithaki
Bir defa daha karar verdi ki, günün değil, yarının adamı olmak lazımdır.
Sayfa 87
Buhari, sahihinde şu hadisi rivayet etmiştir, Sehl ibn Sa'd'dan rivayet edildiğine göre: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yaptığı bir gazvede, Peygamber in beraberinde müslümanlardan yana harbederek müslümanlara, büyük fayda veren bir adam vardı. Peygamber ona doğru baktı dedi ki: Her kim ateş ehlinden olan bir kimseye bakmayı arzu ederse, şu adama baksm! Bu söz üzerine oradaki topluluktan bir kimse, o adamın arkasından gitti. O adam hakikaten müşrikler aleyhine en şiddetli darbeler indirmekte olan bir hal üzerinde idi. Nihayet yaralandı da (acılara sabredemeyip) çabuk ölmek istedi. Ve hemen kılıcının sivri tarafını iki göğsünün arasına koydu ve üzerine yüklendi. Nihayet kılıcın ucu iki küreğinin arasından dışarı çıktı (ve öldü). Onu takip eden kimse süratle Peygamber'in yanıma döndü ve dedi ki: Ben şehadet ediyorum ki, Sen Allah'ın Resulüsün! Rasûlullah dedi ki: Bu şehadetin sebebi nedir? Dedi ki: Sen falan kimse için dedin ki: Ateş ehlinden olan bir kimseye bakmayı arzu eden, şu adama baksın. Halbuki o zât, bizim içimizde müslümanlara faydalı olmak yönünde, bizim en büyük olanlarımızdan biri idi. Bu sözünüzden, ben onun cihad üzere ölmeyeceğini bilmiştim. Onu ta'kib ettim, yaralanınca (acısına sabredemeyip) acele ölmek istedi de, kendini öldürdü. Bunun üzerine Nebi sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki: Şüphesiz bir kul, cennet ehlinden olduğu halde ateş ehlinin amelini işler, bir kul da ateş ehlinden olduğu halde cennet ehlinin amelini işler. Ameller ancak sonuncuları ile değerlendirilir."
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.