Üçlü filtre testi,
büyük Yunan filozof Sokrates’in bir anekdotuna atıfta bulunur. Bu anekdot, birçokları tarafından, dedikodu ve söylentilerle baş etmemize yardımcı olabilecek, harika bir hayat dersi olarak görülmektedir.
Bu hikaye, bir gün, Sokrates’in öğrencilerinden birinin oldukça kışkırtıldığı anı anlatır. Bu öğrenci, Sokrates’e,
Sokrates'in Üçlü filtre testi
Bir seferinde bir öğrencisi Konfüçyüs’e, nasıl mutlu olunacağını, nasıl saadete erişileceğini sormuştu. Konfüçyüs,”Garip bir soru soruyorsun, bunlar doğal şeylerdir. Hiçbir gül, nasıl bir gül olunacağını sormaz.” Dedi. Üzüntü ve mutsuzluk sözkonusu olduğu sürece mezarında yeterli zamanın olacak; o zaman doya doya mutsuz olabilirsin. Fakat canlıyken tam olarak canlı ol. Bu bütünlükten ve yoğunluktan mutluluk ortaya çıkacaktır ve mutlu adam kesinlikle dans etmeyi öğrenir. O zaman bu gezegenin tümü olgunlaşır, bilinçlenir. Üzüntülü ve mutsuz adamın kesinlikle bilinci olmaz, onun için bulanıktır, donuktur, ağırdır, karanlıktır. Sadece kalpten bir şekilde güldüğünde, ansızın patlayan bir flaş gibi tüm karanlık kaybolur.
Gülerken sen hakiki sensin. Üzüntülüyken orijinal yüzünü toplumun senden beklediği sahte bir kimlikle kaplıyorsun. Hiç kimse senin sokaklarda dans etmeye başlayacak kadar çok mutlu olmanı istemez. Hiç kimse senin kalpten bir şekilde kahkaha atmanı istemez, aksi taktirde komşular duvara vurmaya başlayacaktır, mutluluktan rahatsız olurlar çünkü…
Mutsuz insanlar, mutsuz olmayan hiç kimseye tahammül edemezler.
Sokrates gibi insanların yegane suçu, muazzam bir şekilde mutlu insanlar olmalarıydı ve onların mutluluğu, mutsuz olarak yaşayan büyük kitlelerde çok büyük bir kıskançlık yaratmıştır. Kitleler böylesi mutlu insanlara tahammül edemez, onlar yok edilmelidir, çünkü onlar içlerinde sakladıkları başkaldırıdan korkuyorlar.
Osho
Ebelik Uygulamaları için Teori-Rosamund Bryar, Marlene Sinclair
Nasıl bir ebe doğum yapan kadının doğum yapmasına yardım eden biri ise, bir ebenin oğlu olan Sokrates de kendini Plato'nun Theaetetus'unda kendisi fikir üretmeyen ama başkalarının fikir üretmesine yardım eden birisi olarak gösterir ve şunları der:
"Benim ebelik sanatım, genelde tıpkı diğerlerininki gibidir, tek fark benim hastalarım kadınlar değil(doğum yapan kadınlar hasta değildir sn Sokrates!! diyemiyor tabi insan :D) erkeklerdir ve benim ilgi alanım doğum sancısı çeken beden değil, ama doğum sancıları çeken ruhtur. Ve benim sanatımın en yüksek noktası, genç bir adamın düşüncelerinin sonuçlarının boş bir hayal mi, yoksa hayat ve gerçekle mi dolu olduğunun her türlü testi kullanarak kanıtlama gücüdür. Ben, kendim fikir üretemediğim için, bir dereceye kadar ebeye benzerim(önceden doğurabilen anne olmuş kadınlar sadece ebelik yapabiliyor oldukları için sn. Sokrates kendisini burada eksik olarak görmüş sanırım) ve hakkımdaki, başkalarını sorguladığım, ama hiçbir bilgeliğim olmadığı için hiçbir şeyi gün ışığına çıkaramadığım şeklindeki yaygın serzenişler doğrudur. Bunun sebebi şudur: Allah, beni bir ebe gibi görev yapmaya zorladı ama kendimin doğum yapmasına izin vermedi. Bu, nedenle, ne bilgeliğin herhangi bir türüne sahibim, ne de herhangi bir buluş, ruhumun çocuğu olarak bana doğdu."
~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~
Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!..
1
Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir...
Kitab-ı Aşk, İskender Pala
Sokrates kendini gençliğe adamış, sonunda da gençliği kandırmakla suçlanarak öldürülmüştür. Kendini gençliğe adamasına rağmen o bile:" Bugünün gençleri lüks ve gösteriş düşkünü, saygısız, asi ve gevezedir" demiş. Sokrates'ten bu yana kaç kuşak geçmiş olmasına rağmen gençlik, günümüzde de hala aynıdır...🍂