‘’Kurt Temuçin Üge’nin adını söyledin… Merkit ulusunda bu adı bilmeyen tek kişi bulamazsın. Herkes bilir ateşten bir kurt gibi tümenin başında uçan Temuçin Üge’yi.’’
‘’Ben kendim onlarla savaşmadım ama, şamanların söylediklerine göre, yaman savaşçılar. Onları başka bir adla da anarlar. Türki’dir sanırım o ad. Yurtlarının adı ise Büyük Türkia’dır galiba. Bir çeşit tatlı böğürtlenden ‘’şarap’’ denilen içli yaparlarmış. O şarabı içen, Kara-Kımız içen bir adam gibi, hemen sarhoş olurmuş. Naymanlar, Oyratlar, Tatarlar gibi çadırlarda değil de sıvalı yapılar içerisinde yaşarlarmış. ''
Reklam
’Sakarya’ya yeniden ‘’Sangaryos’’ diyenler var. Geçenlerde bir lokantada gördüm. Adı, ‘’İkonyum Lokantası’’ Bu tipik bir köksüzlük örneğidir.’’
Çizmeli işgalin artık tarihten silinmiş olmasının en önemli nedeni, çizmeli işgalden umulan çıkarların, askerÎ işgalsiz olarak çok daha büyük ölçüde elde edilebilmesidir. Düşmanın çizmeli işgalinden çok daha ağır bir yeni işgal biçimi vardır ki, bu işgal ağır biçimde bizim ülkemizde ve kimi başka ülkelerde yaşanmaktadır. Bu, bir gizli işgaldir.Bu gizli işgalin, çizmeli düşman işgalinden çok daha ağır olmasının nedeni, işgale uğrayan ülke insanlarının işgal altında olduklarının ayırdında bile olmamalarıdır. Ayırdında olmadıktan başka, insanlar kendiliklerinden işgale uğramak için can atarlar.İşgale istekli ve gönüllüdürler. Bu gizli işgalin somut bir örneğini burda vermek istiyorum. Biz şu anda nerdeyiz? Bu toplantımızı nerde yapıyoruz? "The Marmara" otelinin bir salonunda...Bizim Marmara denizimizin başına İngilizce "the" article'ı eklenerek "The Marmara" yapılıyorsa ve bunu yapmak için hiç zorlanmıyorsak, kediliğimizden bunu gönüllü olarak yapıyorsak, İstanbul'un göbeğindeki bu otelin adı "The Marmara ise, Dolmabahçe Sarayına tepeden bakan otelin adı da Boğaziçi değil Bosfor bile değil "The Bosphorus" ve bu "The Marmara" ile "The Bosphorus" tan aydınlarıyla, işçileriyle, gazetecisi, sanatçısı, bilimcisi, esnafı, yazarı, çizeriyle bütün Türkiye hiç de tedirgin olmuyorsa, bu olay dolayısıyla insanların ulusal onurları çiğnenmiyorsa, bu "The Marmara" ile "The Bosphorus" sözcüklerine hiçbir tepki göstermiyorsa, tepki gösterecek bir olayın bile ayırdında değilsek, işte Türkiye gizli işgal altında demektir ve bu işgalin adı kültür işgalidir.
145 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Oldukça güzel bir casusluk romanı. Bir gün sahilde sevişen iki genç bir denizaltıdan bir arabanın çıktığını görürler ancak yetkililere haber vermezler. Halbuki içinde 4 adet Kızıl Ordu subayı bulunmaktadır. Rusya'nın niyeti ABD içerisinde bu casuslar vasıtasıyla sabotajlar düzenlemek ve Noel günü ülkeye nükleer bir saldırı gerçekleştirip yok etmektir. Casuslardan birinin kod adı Stanley Smith'tir. Hava karargahında çalışmaya başladıktan sonra son model B-99 uçakları arka arkaya kaybolmaya başlar. Pentagon'da görevli olan Katherine Hume ve Jess Price bu işi araştırmakla görevlidir. Ama acaba başarılı olabilecekler midir? Bu sabotajların faillerini bulabilecekler midir? Nükleer savaş başlayacak mıdır? Keyifle okunan bir roman.
Aramızda Casus Var
Aramızda Casus VarPat Frank · Hayat Yayınları · 19678 okunma
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.