İncelemeye başlamadan evvel, bu kitabı neden okuduğumu belirtmek istiyorum; Tamamen kişisel bir tercih olan, “Her Yazardan En Az Bir Kitap Okumuş Olmak” hedefim nedeniyle oldukça popüler olan Japon yazar Haruki Murakami’nin de bir kitabını okumak istedim. Kitapçıda karşıma çıkan, adı nedeniyle dikkatimi çeken “Sputnik Sevgilim”i okumaya başladım.
Yarın farklıdır bugünden,
Adı değişir hiç olmazsa.
Kara bir suyu
Geçiyoruz şimdilerde
Basarak yosunlu taşlara.
✨
Sen bugünden yarına
Birazcık umut sakla.
Ve işte "Türko". 8 - 9 yaşlarında bir çocuk. Türk olduğu için almıştı bu adı. Seydo'ya yaklaştı.
- Bir sorğu sormah istirim.
- Sor "bavemin" (babam)! Sor benim babo! Sor kurban! Ne dirsen sor!
- Sen bu pis suda abdest aldın?!
- Estağfirullah, sen ne dirsin ula? Kulleteyn hiç pis olur (mu)?
- Olmuş işte! Sen de alıp ağzına koydun?!
- Ula kurban sen Şeriati bilmirsin. Şeriat kulleteyne "pis" demez hâşâ. Sen git dersini oku! "Mes'le derin", öğrenirsin hamma (ama) illerde (ilerde). Hadi kurban git sen çalış, hadi! İyi çalış dersine!
- ..!
Sen kendince bir düzen kurarsın, bir şeyler için uğraşırsın, çabalarsın etrafındaki insanlarda düşünmeden etmeden yargılar. Koyduğun hedefler sana göredir mesela ama insanların gözünde her zaman yetersizdir, eleştirilebilecek kadar da açık oturum. Senin hayatın, kararların, isteklerin, hayal ettiklerin bile sınırlandırılır onlara göre onlara göre yaşamamız gerekiyormuş gibi. En acısı da bu eleştiriler ŞAKA adı altında masumlaştırılarak korunuyor. Kusura bakmayın bence hadsizlikten başka bir şey değil.