"İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için. Ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için."
Hüseyin Nihal Atsız
Herkesin bir hayat felsefesi vardır. Kimisi gezip eğlenmek, kimisi evlenip çoluk çocuğa karışmak, kimisi hayallerinden, sevdiklerinden vazgeçip gençliğini hiçe sayarak; vatanı, milleti, devleti, bayrağı
Ben Kudüsüm, ümmetinin bana sırt çevireceğini hiç düşünmemiştim
Meryem'in susup kundaktaki İsa'nın konuştuğunu gördüm
Ama Meryemlerin öldürülüp kundakları ateşe verileceğini hiç düşünmemiştim
Şimdi yanımda garipler, çocuklar, kadınlar kaldı
Bedir'de dua ettiğin gibi onlara da dua et
De ki Allah'a, bu bir avuç insanı helak edersen
Mescid-i Aksa'da sana ibadet edecek kimse kalmaz
Allah kalbime Mescid-i Aksa dedi ama
O adı koruyan olmadı
Bir umudum var ki
Seni alemlere rahmet gönderen Allah var
Ya Resulullah
Ben Kudüs'üm, sen başımın tacısın
Ama bugün ümmetine küsüm...
ŞİFA NİYETİNE
“Hâlbuki aşk başka ne olsun u hayatın mazereti” diyordu şair. Gerçekten hayatın mazereti başlı başına aşk olabilir miydi?
Âdemoğlunun ilk oğullarından Habil ve Kabil macerası meşhurdur. Peki, bu cinayetin sebebi nedir, biliyor musunuz? Aşktır desem… Yada sapkın bir aşk desem daha doğru olur. Çünkü İslam’ın müsaade etmediği bir aşk