Meliha bir dersin adı. Meliha yaşamak istiyor, yaşamsa onu yerden yere vuruyor. O, derede bir kütük misali ister istemez her taşa çarpıyor, her taştan bir yara alıyor...
Bir AkşamdıPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20201,797 okunma
Telefon çalıyor; bilinmeyen numara. Açıyorum, pardon numaranız çıkmadı, diyorum.
- Hayır, diyor ses, çıktı!
- Evet, diyorum sese, çıktı!
Rahatlıyorum, demek ki bilinen numara, numara yok!
- Sen misin? diye soruyor ses.
- Benim, diyorum. Peki ya sen, sen misin?
- Benim, diyor ses.
Ortak bir yön bulmanın rahatlığına kavuşuyoruz; ikimiz de
Bazen çekip gidesim geliyor, öylesine içten…
Neresi olursa olsun diyemem. Mutlaka bir deniz görmeli gözüm. Sol avucumda sıcak elleri olmalı yârimin. Yağmur yağarken ansızın, ne var ne yok toplayıp uzaklara…
Bazen çekip gidesim geliyor, ansızın…
Yaşama sebebimi sorguluyorum ard arda kendime sorduğum sorularla, fütursuzca… Neden burada olduğumu,
Aşk en fazla ne kadar tehlikeli olabilir, unutmak mümkün müdür ve bir çözüm müdür, duygusuz yaşamak mutluluk getirir mi... Ve daha birçok soru ile karşı karşıya kalmanıza vesile olan akıcı bir kitap...
Elimden bırakamadan okudum, sayfalarca adı dile getirilemeyen kadının isminde kendimi buldum, etkilendim...
Sayfa aralarında edebiyatta yer edinmiş karakterlerle karşılaşacağınız, merak duygunuzu harekete geçirecek olan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim...
Fakir Baykurt ismi her ne kadar Demokrat Parti döneminde yaşamak zorunda kaldığı zorluklarla anılsa da güzel abimizin hiç bir iktidarla arası güllük gülistanlık olamadı.
Aslında bu durum çok doğal.Çünkü gerçek tüm sanatçılar gibi muhalifti.(Solcu değil canım kardeşim muhalif.)
Sanatçı; içinde bulunduğu toplum, kafasındaki ütopyaya ulaşana kadar ( sağ,sol demeden;yetmez ama evet demeden) tüm iktidarları eleştirmekle görevlidir.
Adı gibi Fakir Abimiz de bu ve tüm yazılarında iktidarların düzeni sağlamak adına çıkardıkları ruhsuz,cansız,mantıksız bürokratik saçmalıkları yüzlerine çarptı.
"İki elin sesi var" sözü toplum arasında kabul görmesine rağmen nasıl oluyor da; sendika,dernek sözcüklerinin bozgunculukla bölücülükle veya en hafif yorumu ile içi boş sol bir jargonla eş tutulmasına duyduğu şaşkınlığını anlattı durmadan.
HAK aramak sözcüğünün Cenab-HAK tan bu kadar uzak bir eylemmiş gibi gösterilmesine isyan etti...
Gözünüz kapalı olarak tüm Fakir Baykurt küllliyatını cebren okutunuz efenim...
Muhteşem Muhteşem Muhteşem! Bu kitabı ne kadar severek okuduğumu anlatmaya kelimeler ytmiyor. Resmen yutarak okudum. O kadar hızlı okudum ki sonrasında pişmanlık yaşamak zorunda kaldım. Mükemmel bir seri
Anlatım tekniği olarak (bu tekniğin bir adı var mı bilmiyorum) tıpatıp Otostpçunun Galaksi Rehberi. Bu tekniği nasıl anlatsam, biraz alaycı, lakayıt, uçuk betimlemeler, tasvirler (aradığı kızla bu otobüste karşılaşma şansı, bir gökdelenin 38. katındaki lacivert hortumlu bir filin şekersiz kahve seviyor olabilme şansına eşitti), aslında olmaması gereken herşeyle dolu. Bu kadar savruk ve dağınık anlatım belli bir yerden sonra gerçekten yoruyor ve zaten kopuk kopuk kurulan kurguyu takip etmekte zorlanmaya başlıyorsunuz - ki bu nedenden ötürü Otostpçunun Galaksi Rehberi'ni daha sonra tamamlamak üzere yarım bırakmıştım.
Öte yandan bence bir sürü klişe barındıran, klişe bir konusu var. İçinde aslında özlerinde hiç olmaması gereken bir piçlik barındıran iki semai varlık, yaşamak ne güzel şey diyen başka bir varlık, her şeyi önceden tahmin edenler vs. vs. Gaiman'ın bir Yıldız Tozu, hele ki bir Mezarlık Kitabı gibi kesinlikle değil.
Eğer fantastik edebiyat tanrıları beni çarpmayacaksa ben okumasanız da olur diyorum.
Aylin'in kitabında kötü, ayıp, günah diye kavramlar yoktu. İnsanlar dünyaya, başlarına gelebilecek şeyleri yaşamak için geliyorlardı. Her şey gelebilirdi başlarına. Bu nedenle hoşgörülü olmak şarttı.
1980’li yıllardan sonra düşünce hayatımızın genel özellikleri köklü olarak değiştirilmiştir. Bu ülkede yaşayan insanlar bir bütün olarak düşünceden, sistematik fikirden, ideolojilerden, estetikten, etikten, bilimden uzaklaştırılmıştır. Bu yıllarda insanların temel referans kaynakları önemli oranda yerle bir olmuş, bunun yanı sıra okuma edimi köklü
Kitabı ilk okuduğumda zarla yaşamak mantıklı gelsede sanırım pek bizim ülkeye göre bir şey değil.Kitabı okuduktan sonra pek çok insan gibi bende yazarın gerçekten böyle yaşayıp yaşamadığını merak ettim ama yazar kendi orjinal ismini kullanmamış kitaptaki luke rhinehart adı takma bi isim ve en ilginç olansa zar dini diye bi din bile ortaya çıkmış.
SAHTE CAN YÜCEL ŞİİRLERİ HAKKINDA !!!
Kalibresi düşük şairlerin yazdığı şiirimsi manzumelerin çokça mal edildiği şairlerden biri de Can Yücel. Tam 31 sahte şiirin altında Can Yücel imzası var. Bu sahte şiirlerden biri de ders kitaplarına bile alındı geçen yıl. Prof. Dr. Semih Çelenk, sahte Can Yücel şiirlerinin listesini çıkarmış. Çelenk
Değerli Aysel Doğan Hanımefendi'nin izni ile, yaşamından ufak bir kesiti paylaştığı kitabını
buraya da taşımak isterim.
Kitap basında tükenmiş, sponsor bulunamadığı için tekrar basıma verilememiştir.
Kaydedip pdf dosyası yapabilir, çıktı alabilirsiniz.
ilk baskı ismi; 'anılarım, acılarım ve şizofreni'
ikinci baskısı ise; '18 yaşında uyudun 29