Her ciddi siyasi protesto mevcut olmayan adalete yapılan bir çağrı ve bu adaletin istikbalde gerçekleşeceğine dair bir umuttur; ancak protestoların birincil nedeni bu umut değildir. Karşı çıkmamak son derece onur kırıcı, küçültücü, ölümden de beter olacağı için protesto eder insan. Barikat kurarak, silahlanarak, açlık grevi başlatarak, omuz omuza haykırarak ya da yazarak karşı çıkar; çünkü gelecekte ne olacak olursa olsun, içinde bulunduğu ânı kurtarmaktır derdi.
Protesto, sıfırlanmayı ve suskunluğa mahkûm edilmeyi reddetmektir. Bu sebeple, gerçekleşirse eğer, o anda küçük bir zaferdir protesto. Her an gibi geçici de olsa iz bırakır. Geçip gitse de belleklere kazınmıştır. Protesto aslında başka, daha adil bir gelecek için göze alınmış bir fedakârlık değildir; içinde bulunulan zamanın kifayetsiz bir kurtarılışıdır. Mesele, kifayetsiz sıfatıyla tekrar tekrar nasıl yaşanabileceğidir.
Ne kadar acı çekiyor olduğum, sevgili lou, kendini tekrar bulup bulmaman meselesiyle bağlantılı değil. Senin kadar zavallı bir insanla hiç uğraşmamıştım.:
Bihaber ama kurnaz
bilinen şeyleri değiştirmekte usta
bir kusurunda zevksiz ve naif
küçük meselelerde dürüst ve adil, genellikle inatçılık göstermiyor
mesele daha büyük olunca, yaşama
Osmanlı Devleti, bir ''Dünya Devleti'' idi.Bugün propagandası yapılan ABD'nin ''Dünya Devleti'' oluşu gibi değil. ABD ve Batı'nın, demokrasi,insan hak ve hürriyetleri savunuculuğu, hatta bunları savunmada günümüzde şampiyonluğa dönüşen bu halleri, bütün insanlığı kucaklamaktan çok, sırf kendi sömürü ve tahakkümlerine hizmet ettiği derecede varlomuştur. Osmanlı ise, böyle düşünmemiş, din, mezhep ve ırk ayrımı yapmaksızın bütün insanları huzurlu edecek umdeler ve tatbikatlar ortaya koyduğu için gerçek bir ''Dünya Devleti'' olmuştur.
.... Bunu gördükçe, sık sık, hayat hiç de adil değil diye düşünmeden edemem. Birisinin çabalamadan elde edemeyeceği bir şeyi, başka birisi hiçbir çaba göstermese de elde edebilir.