Benim bu hadiseye nasıl adım karıştı dedim Fahri ye.Ben aşcı olarak size subay Eren in telefonunu tavsiye etmişim.Yok bu konuyla alakam dedim.Burada ki laf tam size nasıl ulaştı böyle dedi Fahri.Nereden nereye nasıl gitmiş öyle?
Bir çatı katında yalnız yaşıyorum. Kalabalık bir yalnızlık benimkisi. Kitaplarım, anılarım, kuşkularım, plakların, başarılarım, korkularım, telefonun öbür ucundaki seslerim ve içimdeki Bozkır Kurdu ile beraber sürdürüyorum yaşamımı.
Benim adım insanların hizasına yazılmıştır.
Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu.
Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım
Ölüm ve acılar çatsaydı beni
Düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak
Sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı.
Anmaya gücüm yetseydi konuşsaydım
Diri-gergin kasları konuşsaydım
“Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ”
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor...”
Yazık, şairler kadar cesur değilim
Çocukların üşüdükleri anlaşılıyor bütün yaşadıklarımdan
Gövdem kuduz yarasalarla birazcık yatışıyor.
İSMET ÖZEL.
Dünyada aslında iki ırk vardır. Dolandırılanlar ve tecavüz edilenler. Beyazlar dolandırılır. Onun dışındaki renklerinse ırzına geçilir, aynı beyazlar tarafından. Küçük boyutlu dolandırıcılıklar, ülkenin kadınlarından yeraltı ve yerüstü zenginliklerine kadar her şeyine sahip beyazların göz yummak zorunda kaldıkları bir durumdur. Sosyal patlamayı engelleyici bir görevi vardır. Beyaz adamın, tecavüz edilenler için uydurduğu başka bir katlanma yoludur. Geri kalmaya mahkûm ülkenin insanı, beyazdan çarptığı parayla yetinir. Sokakta uyumasının, kız kardeşini satmasının, kentin beyaz semtlerine adım atamamasının bedelidir bu. Uygarlığa köle olmanın maaşıdır. Kuzey Avrupa politikacılarının övdüğü sosyal adalettir. Vedolayısıyla turizmi, Üçüncü Dünya ülkelerine bırakmıştır medeniyet. Irzına geçtiği halklara karşılığını verebilmek için. Böylece rahat uyurlar geceleri. Vicdanları zencilerden, Kızılderililerden, Uzakdoğululardan, Araplardan korunur böylece... Bu ufak kazıklamalar bir zırhtır, yüzyılın imparatorlarının vicdanlarına.
Çoğu kez, iyileşmekte olan bir yaratıcının sahaya çıkarak içten temizlendiğini, hayallerine ve zevklerine yoğunlaştığını, hayali doğrultusunda bir iki adım attığını izlemişimdir. Bunun sonunda, evren beklenmeyen bir kapı açmıştır.