Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
96 syf.
8/10 puan verdi
Şu anda puanım 8 ancak 2. kez okuduktan sonra 10 olması için hiçbir sebep yok. 2 puanlık kusur, tamamen benden kaynaklanmakta. Bu kadar kısa bir eserin bu denli harika bir kurguya sahip olması büyüleyici. Tekrar tekrar okunmayı hak ediyor.
Morel'in Buluşu
Morel'in BuluşuAdolfo Bioy Casares · Helikopter Yayınları · 2008253 okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Sıra dışı bir konuya sahip bu kitabı okumak için zihin berrak ve algılar oldukça açık olmalı diye düşünüyorum. Zira sıradan bir kitap okuyacağımın beklentisi ile ilk başlarda kitaba ısınamadığımı, kurgusal olarak zorlayıcı ve anlatım olarak dağınık bulduğumu söyleyebilirim. Ancak günlüğün ortalarına doğru her şeyin yerli yerine oturduğunu anladığımda neden ilk başta daha dikkatli okumadığıma hayıflandım. Lost'un 4x04 bölümünde sawyer'ın okuduğu romandır ayrıca bu bağlamda Lost senaristlerine esin kaynağı olduğu da düşünülebilir. Kitabı özümsemek ve daha iyi anlayabilmek için muhakkak bir daha okumam gerektiğini de söylemek istiyorum. Romanda hem kurgu hem de aşkın saf ve duru hali bir baş yapıtın görkemi ve alçak gönüllülüğü ile sunuluyor. Kafa yoran, bulmacalardan hoşlanan kurgusal kitapları seven ( ki bir nevi bilim kurgu da denilebilir) herkesin okumasını tavsiye ediyorum. 8 puan vermemin nedeni ise kendi okur performansımdan kaynaklanmaktadır. Kırılan 2 pıan kendi (-) haneme yazılabilir.
Morel'in Buluşu
Morel'in BuluşuAdolfo Bioy Casares · Helikopter Yayınları · 2008253 okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
Romanların giriş-gelişme ve sonuç bölümleri vardır. Tıpkı hayatın doğma-büyüme ve ölüm ekseni gibi. Romanı hayatla bütünleştiren bir hava var, dökülen metinlerde... Romanın Arjantin edebiyatın da önemli bir yere sahip olmasının sebebi, belki de budur...
Morel'in Buluşu
Morel'in BuluşuAdolfo Bioy Casares · Helikopter Yayınları · 2008253 okunma
"Canlı kopyalar yapmak için bana canlı vericiler gerek. ben yaşamı yaratmıyorum." Adolfo Bioy Cesares/Morel'in Buluşu
Gustavo Adolfo Bécquer
- Şiir ne ki?- diyorsun, mavi gözlerini gözlerime mıhlarken. Şiir ne mi? Soracak mıydın sen de? Şiir... Sensin Ya!..
Sayfa 21
Gustavo Adolfo Bécquer
Havadır iç çekişleri, havaya karışır. Sudur gözyaşları, denize karışır. Söyle, kadınım, aşk unutulduğunda Bilir misin, nereye karışır?
Sayfa 21
Reklam
"Havadır iç çekişler ve semaya gider Sudur gözyaşları ve denize gider Kadın: anlat bana, sen biliyorsan eğer Aşk unutulduğunda, o nereye gider?" -Gustavo Adolfo Becquer
(öyle sanıyorum ki ölüme karşı koyma gelişmediği için ölümsüzlüğü kaybediyoruz. Bedenin tamamını canlı tutma biçiminde ortaya çıkan başlangıçtaki ilkel düşünce üzerinde ısrar ediyoruz. Oysa, yalnızca bilinci ilgilendiren şeyi korumaya çalışmak yeterli olurdu).
Yazıyı değiştirdim. İlki çiçeklerle yazmak için çok uzun göründü. Şöyle yaptım: Bu adada ölümümü uyandırdın. Uykusuz bir ölü olmak hoşuma gidiyordu. Bu hoşnutluğum yüzünden az kaldı inceliği elden bırakıyordum; tümce kendiliğinden bir yakınma içerebilirdi. Yine de onu atıvermeye gönlüm razı olmuyordu. Sanıyorum ki şu iki şey gözümü kör etmişti: Kendimi eski bir ölü olarak tanıtmanın hoşnutluğu; ve bu kadının yanında ölümün olanaksız olduğuna dair edebi ya da rüküş düşüncenin keşfi. Monotonlukları içinde bu saptırmalar neredeyse canavarca bir hal almıştı: Bu adadaki bir ölünün uykusunu yok ettin. ya da: Ölmedim, sevdalıyım. Cesaretim kırıldı. Çiçeklerin verdiği ilham şöyle söyletiyor: Bir sevdanın çekingen saygısı.
“Yaşamın böylesine mekanik ve yapma bir kopya yöntemini kabul etmek size güç mü geliyor? Anımsayınız ki, bizim görme yeteneksizliğimiz içinde hokkabazın hareketleri sihir olup çıkıyor."
Reklam
Yapay hayaletlerin oturduğu bir adada yaşamak karabasanların en dayanılmazıydı. Bu görüntülerden birine aşık olmak, bir hayalete aşık olmaktan daha da kötüydü (ama, belki sevdiğimiz insanın bir hayalet yaşamına sahip olmasını her zaman istedik).
Ve bir gün, daha eksiksiz bir alet bulunacak. Yaşam boyunca -ya da kaydedilen anlar süresince- düşündüğümüz ya da hissettiğimiz şeyler sayesinde görüntünün her şeyi anlamayı sürdüreceği (tıpkı bizim bir alfabenin harfleriyle anlayabildiğimiz ve bütün sözcükleri oluşturduğumuz gibi) bir alfabe gibi olacak. O zaman yaşam ölümün bir deposu olacak. Ama o anda bile görüntü yaşamayacak; özünde yeni nesneleri tanımayacak. Ancak hissettiği ve düşündüğü şeyleri, ya da hissettiği ve düşündüğü şeylerin daha sonraki düzenlenişini tanıyacak. Zamanın ve uzayın dışında hiçbir şeyi anlayamayışımız, belki de yaşamımızın, bu alet yoluyla elde edilecek yaşamdan daha değişik olmadığını düşünmemizi sağlayacaktı.
747 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.