208 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Pek çok distopik romana ev sahipliği yapmış bir atmosferdeyiz. Dünya yok olmanın eşiğinde. Her yer çölleşmiş ardı arkası kesilmeyen afetler ve kıtlık dünyadaki tüm şehirleri yok etmiş. Artık güneş ışınları neredeyse öldürücü, solunan hava zararlı, kum fırtınaları içinde kalanları öldürüyor. Hayatta kalmayı başaranlar çok zor şartlarda devam
Portal
PortalAbdurrahman Aydınlı · Otantik Kitap · 202339 okunma
Hep hayaller, hülyalar arkasından koştum. Hep mevcut olmayan afetler için ağladım. Bu hiçler için o kadar yoruldum ki aşkı da inkar edecek bir hale geldim.
Reklam
·
Puan vermedi
Ey Âdemoğlu! O elma zehirli, hâlâ anlamadın mı? Bunca kaos ortamı, yangınlar, hastalıklar, iflaslar, ölümler, depremler, seller, afetler ve açlık seni neye hazırlamak için? Bizlerden neyi saklıyorlar? Aklının kontrolünü kaybeden herkes “neye inanacağımızı şaşırdık” diyerek denize düştü ve yılana sarıldı. Oysa zehir şifaydı, plan ise yılan. Yalan da yılandı ve o da şeytana aitti. Bir şeyi anlamayıp inkâr ettiğinizde o şeyin esaretinden de kurtulamazsınız. O yüzden başımıza gelen her şeyin olanlara bir bahane olabileceğini önce bir anla ve başla. Oku! Susma, durma, hakkını ara, inan, niyet et, dua et, çalış, irade göster, harekete geç, anla ve uyan! Artık ismimi değiştirmek için çok geç. Geri dönmek için de öyle. Nerede ne ne yapıyorum, neciyim… Hiçbir şey için geriye dönüş yok. Senin için de öyle! Bizi yok etmek için her şeyi yapacaklar. Madem bu dünya ve bu vatan bizim, o zaman onlara nasıl savaşılacağını gösterelim! Gül, dalga geç, alaya al, inanma ama silkelen! Sen uyursan savunmasız insanlar mahsun olur, aileler yıkılır, tabiat bozulur, ölümler artar, hastalıklar boyut değiştirir. Yangınlar çoğalır, iklimler bozulur, deprem ve tsunamiler her şeyi alır götürür. İnsanlık susuz kalır, aç kalır, köle olur ve şeytanın elinde yok olur gider! Sen uyursan, her şey mahfuz kalır!
Mahfuz
MahfuzEray Hacıosmanoğlu · Hayy Kitap · 2022406 okunma
Ey Âdemoğlu! O elma zehirli, hâlâ anlamadın mı? Bunca kaos ortamı, yangınlar, hastalıklar, iflaslar, ölümler, depremler, seller, afetler ve açlık seni neye hazırlamak için? Bizlerden neyi saklıyorlar? Aklının kontrolünü kaybeden herkes “neye inanacağımızı şaşırdık” diyerek denize düştü ve yılana sarıldı. Oysa zehir şifaydı, plan ise yılan. Yalan da yılandı ve o da şeytana aitti. Bir şeyi anlamayıp inkâr ettiğinizde o şeyin esaretinden de kurtulamazsınız. O yüzden başımıza gelen her şeyin olanlara bir bahane olabileceğini önce bir anla ve başla. Oku! Susma, durma, hakkını ara, inan, niyet et, dua et, çalış, irade göster, harekete geç, anla ve uyan! Artık ismimi değiştirmek için çok geç. Geri dönmek için de öyle. Nerede ne ne yapıyorum, neciyim… Hiçbir şey için geriye dönüş yok. Senin için de öyle! Bizi yok etmek için her şeyi yapacaklar. Madem bu dünya ve bu vatan bizim, o zaman onlara nasıl savaşılacağını gösterelim! Gül, dalga geç, alaya al, inanma ama silkelen! Sen uyursan savunmasız insanlar mahsun olur, aileler yıkılır, tabiat bozulur, ölümler artar, hastalıklar boyut değiştirir. Yangınlar çoğalır, iklimler bozulur, deprem ve tsunamiler her şeyi alır götürür. İnsanlık susuz kalır, aç kalır, köle olur ve şeytanın elinde yok olur gider! Sen uyursan, her şey mahfuz kalır!
İnsanlar fiziksel ihtiyaçlarnı kısmen karşılandığında; fiziksel güvenlik, istatikrar tehdit edici güçlerden (savaş, terörizm, hastalık, korku, endişe, tehlike ve doğal afetler gibi) Korunma ve özgürlük gibi güvenlik ihtiyaçlarıyla motive olurlar.
Sayfa 699 - Nobel YayınlarıKitabı okudu
Tarihsel Arka Plan: 7./13. Yüzyılda Şam ve Anadolu Dolayları Haçlı Seferlerinin görünen sebebi, doğu âlemini Müslümanlardan, özellikle Türklerden kurtarmak ve öç almak gibi dini ve duygusal amaçlardır. Ancak onları harekete geçiren esas etkenin sosyal ve ekonomik kökenli olduğu açıktır. Papa II. Urbanus'un Hristiyanlara harekete geçmeleri için çağrı yaptığı dönemde Avrupa nüfusu hızlı bir şekilde büyümekteydi. Fakat artan nüfusu besleyecek kaynaklar oldukça sınırlıydı. Ayrıca Roma tekniğinin yitimi, kuraklık ve doğal afetler tarımda çöküşe yol açmıştı. ... Her gün ekonomik sıkıntılarla yüzleşen bu insanlar için doğuya gitmek, dini ve duygusal amaçlardan ziyade, para, güç ve toprak sahibi olma gibi anlamlar ifade etmekteydi. Esasında doğunun sahip olduğu zenginlikleri yağmalamak için harekete geçmişlerdi. ... Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, Müslümanlar ve Haçlı devletleri politik olarak düşman olmakla birlikte, birbirleriyle karşılıklı ticari ilişkiler kurmaktan da çekinmemişlerdir. Bu ticari ilişkilerin, bölge ekonomisine olumlu katkıları olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu durumun bir yansıması olarak, Haçlı devletlerinin (Kudüs Krallığı, Urfa Kontluğu, Antakya Prensliği v.d) Müslümanlar tarafından ortadan kaldırılmasının akabinde, bölgedeki ticari hayat bir durgunluğa girmiştir.
Sayfa 40 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Giriş
Reklam
"Bu gezegen doğal afetler ile seller, yangınlar, depremler ve kasırgalarla dolu. Ve bizler, çevresinin son derece farkında, yaşamın tüm acılarını çekmeye mükemmel şekilde donanımlı insanlar buradayız."
Şimdiye kadar sevilmedim. Çok özendim. Fakat sanırım ki sevmedim. Yahut biraz öyle zannettiklerimin sevgi olmadığını şimdi anlıyorum. Gençlerin kalplerini saadetle dolduran sevda perisi benim gönlümde hiçbir vakit bir hakikat şekline girmek lütfunu göstermedi. Daima daima hayal şeklinde kaldı. İşte ben öyle oyalandım. Hep hayaller hülyalar arkasında koştum. Hep mevcut olmayan afetler için ağladım. Bu hiçler için o kadar yoruldum ki aşkı da inkâr edecek bir hale geldim.
Bir ülkenin güçsüz olmasının birçok nedeni vardır. Doğal afetler, toprağın verimsizliği bir ülkeyi zayıflaştırır ve fakirleştirir ama insanlığı kaybetmek, insanların neden olduğu bir şeydir.
Kalbinizi amellerle süslemeden önce günahlardan temizleme yolunu benimseyen kimse, mekânına ulaşmaya çalışacak; ancak kalbini öncelikle hastalıklardan temizleme hedefine ulaşamayacaktır. Çünkü nefsini her gözden geçirdiğinde, âfetler ve kusurlar görecektir. Bunlardan birinden kurtulduğunda, diğeri ortaya çıkar. Hiçbir gün, onların hepsinden kurtulduğunu söyleyemeyecektir.
Sayfa 261Kitabı okudu
Reklam
Şu kocaman evrende milyarlarca yıldız doğup ölüyor, her dakika doğal afetler meydana geliyor ama ebeveynlerim Tanrı'nın, eczane bıçaklarında domuz molekülü kalmış mı diye kontrol etmekten daha iyi bir işi olmadığında ısrar ediyorlar!
1940 yılının ilk aylarındaki halkevi çalışmala rına bakıldığında, sosyal yardım etkinliklerinin ön sırada yer aldığı görülmektedir. Kelkit Çayı yöresinde yaşanan deprem sonrasında ihtiyacı olanların yardımına Halkevleri koştu ve elinden geleni yaptı. Yıkılan evlerde kalanlara yatacak yer sağlandı, yaralılar hastanelere taşındı, bölge halkının diğer gereksinmeleri karşılandı. Halkevleri'nin sosyal yardım kolları, böylesine doğal afetler için daha hazırlıklı bir düzene girdi ve ülkenin her yanında doğal afetlere karşı hazırlıklı yapıya geçti. İstanbul Halkevleri, bölgedeki yoksul halkı giydirirken Van Halkevi, bölge köylerinde aşı kampanyası başlattı ve ilaç dağıttı. İzmir Halkevi, altmış doktorun katıldığı kampanyayla köyleri tarayarak, hastalara yardımcı oldu. Karaman Halkevi, okul çocuklarına defter ve kalem; Gerze Halkevi ise yoksullara binlerce kilo erzak dağıttı.
Sayfa 27 - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE YAYINLARIKitabı okudu
Asıl mikrop göremediğimiz küçük canlılar değil insanın kendisidir. İlk insandan bugüne değin bir istatistik yapılsa doğal afetler dâhil insana en fazla zarar verenin yine insan olduğu görülür.Bu gerçeği görmek için sadece dünya savaşlarında ölen insan sayısını düşünmek kâfidir!
İyi geceler sokak lambasında tüneyen kumrular.
Savaş çıktı, insanlar öldü... Darbeler oldu... Barış geldi.. Kuşlar göç etti... Mevsimler değişti... Dünya değişti, ben değiştim... Hastalıklar kol gezdi... Gök delindi, Depremler oldu, afetler, yangınlar... Evren yerinden oynadı da sen şu sol tarafımdan zerre oynamadın. A. Karaçay
Resim