Affetmek, akılların üstünde sultan olan kalbin hareketi olduğu gibi affedilmek de insanın bizzat kendi kalbinde inkılâp yapmasıyla kendisine sunulan zafer hediyesidir.
Bir günahkârın günahlarını liste halinde yazıp eline veriyorlar, "Oku bunu!" diyorlar. O kadar ağlıyor ki göz yaşlarıyla buğulanan manzarası günah yazısını göstermiyor. Gözyaşları günahlarını yıkayıp affettiriyor.
İnsanın tabiatına ve kalbinin isteklerine bakılınca, "Allah bizi günah işlemek için yarattı" demektense, "Allah bizi affedilmek için yarattı" demek ilâhi niyet ve iradeyi daha doğru anlatmak olacaktır.
Kur’an, affın en büyük kitabıdır. Yeryüzü, her tarafına affın ekildiği bahçe ise, insan kalbi ona affın iksirini serpen ilahi emanettir. Günahlarımızdan affedilerek insanlaşıyoruz, ölümle ebedi affın sırrına ereceğiz. Varlığın sonsuz zevkini tatmak isteyenler, gönül bahçesinin güllerinden af kokuları çıkaranlardır. Affetmeyen varlık, kendinde helak oluyor. Affetmek iradesini elde edemeyen mefluç ruh, ruhları kurtaramıyor. Gerçek zafer, gerçek saadet. Sana zulmedenleri. Seni affetmeyenleri bile affedebilir.