Baudrillard'ın "İmkansız Takas" (1999) isimli son dönem eseri; mini boy basımı bile 150 sayfayı anca yakalasa da içeriğinin muazzamlığıyla resmen bir cep Herkül'ü!
Simülakrlar ve Simülasyon (1981) üzerine daha ne yazılabilir derken adam ötesini yapmış. 3 adet ana bölüm ve alt bölümler ile toplamda 16 bölümden oluşan bu kitap; taptaze aforizma
Video: youtu.be/slwsAkKNrSI
Aforizmalar
Hippokrates'ten okuduğum ilk kitap.
Aforizmalar, 88 sayfalık bir aforizma kitabıdır.
Tıbbın babası -ve sıklıkla Hipokrat- olarak bilinen, tıp mezunlarına yönelik hâlâ geçerliğini koruyan yemin ile tanınan Hipokrat'ın Aforizmalar'ında; hastalıklar ve sağlıklı yaşam temele alınmak
Lichtenberg, Alman asıllı Protestan bir papazın 17. oğlu olarak Dramstadt'ta doğdu. Lisedeyken babasını kaybetti. Babası öldüğünde ailesinin dördüncü çocuğuydu. Dul bir kadın olan annesi oğlunun eğitimi için burs başvurusunda bulundu ve başvurudan iki yıl sonra burs almaya hak kazanınca Göttingen Üniversitesinde Tabiat Bilimleri Fakültesinde
2022/124. Kitap: Yeni Cahiller.
Ferit Edgü'den Cahil, Yazmak Eylemi (Bir Toplumsal / Siyasal Olay Üzerine 101 Çeşitleme) ve Hakkâri'de Bir Mevsim'den sonra okuduğum 4. kitap.
Yeni Cahiller, 67 sayfalık bir aforizmalar kitabı.
Yeni Cahiller'de Ferit Edgü, cahil ve cehalet kavramları üzerinde duruyor. Cahilin ne olup ne
“SEVGİLİ SANAT” ÜZERİNE BAZI AKIL YÜRÜTMELER-Arif Mutlu Bengül
Yaşar Yıltan’ın son kitabı “Sevgili Sanat”* aklımıza gelebilecek her boyutta, sanat evreninde okuru gezdirirken, kendine has üslubuyla sanat dünyasının sorunsallarını gözler önüne sermektedir.
Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabında tanıdım. Özlü Pavese'den oldukça etkilenmiş ve kitabında bir çok alıntıya yer vermişti. Bende merak ederek bu kitabı listeme eklemiştim ve okuma fırsatı buldum.
Lord Acton, kozmopolit bir aileye mensup olarak 10 Ocak 1834’te Napoli’de dünyaya geldi. 1811’de hayata veda eden Eski Napoli Başbakanı Sir John Acton’un torunu olması ile beraber ailesinin Alman, İtalyan ve İngiliz kökenli bağlantıları da onun hem genetik hem de kültürel dünyasını şekillendiren önemli bir durumdur. Ailesinin Katolik inancı
“Aslında hiçbir sorunum yok… Ama niye bilmiyorum, kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Mutlu olmak için her şeye sahibim… Ama mutlu değilim.” diyor yazarımız kitabın başında.
Tam da bu cümlelerin üzerine aslında nice söz söylenir.
-Mutlu değiliz çünkü her birimiz ait olmadığımız hayatları yaşıyoruz.
-Mutlu değiliz çünkü gün geçtikçe her şey daha kötüye gidiyor.
-Mutlu değiliz çünkü Dünya cehennemin ta kendisi!
Nereden başlasam Zamir’i anlatmaya inanın karar veremiyorum. Çünkü Zamir biraz sen biraz ben aslında hepimiz. Ki adı da bunun için Zamir.
El-Aman mülteci kampının sınırında Palaz köyünde 16 yaşında bir anneden dünyaya gelir, öyle bir yerde yaşamaktadır ki annesi Zelve için El-Aman mülteci kampı cennettir. Ve Zamir’i oraya bırakır. Kampa atılan bir bombayla yüzü parçalanan Zamir hayata asıl orada başlar. Sonrasında ise Birinci Dünya Vakfı’nda barış için çalışmasıyla devam eder.
Savaşın ortasında dünyaya gelen ve savaşla bulunduğu noktaya gelen bir çocuğun barış vakfında çalışmasından daha doğal ne olabilir ki?
Zamir’i okumak bana gerçekten çok iyi geldi, Hakan Günday’ı özlemişim. Onu okurken kendimi var hissediyorum, yalan dolan sahte olan şeyler yok onun kitaplarında. Hayatın ta kendisi var.
Dili yine oldukça akıcıydı, hikaye ise oldukça sürükleyici. Altını çizdiğim o kadar çok cümle var ki her biri birer aforizma niteliğinde.
Okuyanlar varsa siz neler hissettiniz? Paylaşırsanız sevinirim…
#Zamir #hakangunday #bookworld #bookstagram #okuyorum #dogankitap
ZamirHakan Günday · Doğan Kitap · 20214,528 okunma
Tak tak tak…
“Güzide! Güzide! Lütfen kapıyı açar mısın?” dedi Osman.
Gözleri yarım açık ve ayakta uyuyan bir halde kapıyı açtı Güzide. “Osman, ne oldu? Niye bu saatte kapıyı çalıyorsun?” diyerek kapıya yaslandı Güzide.
“Acil bir durum var. Sen Türk Dili Edebiyatı öğretmeni değil misin?” diye sordu Osman.
“Evet.” dedi Güzide.
“Ben şiir yazmak
Hukuk ve siyaset bilimi alanlarında, aydınlanma çağının en önemli yazarlarından biri olan Montesquieu'nün bu eseri, tam yirmi yıllık bir çalışmanın ürünü. 1748'de yayımlanan eser, özellikle dini otorite tarafından eleştirilmiş ve yasaklamalara maruz kalmış. Fakat hiç bir eleştiri ve yasaklama, Montesquieu'nün, düşünceleriyle Fransız İhtilali'ne