Spoiler!
Okuduğum kitapları unutmaktan korkuyorum. Bu yüzden inceleme yapmayı ihmal etmemeliyim. İncelemelere tekrar en sevdiğim kitaplar arasında olan Livaneli’nin Serenad’ı ile başlamak istiyorum. Yoksa, profesörün Serenad’ı mı demeliydim für Nadia... Serenad 500 sayfaya yakın olsada benim için çok kolay okunan bir kitap olmuştu. İçinde ki bilgiler yakın ve gerçek olduğu için ayrıca dikkatle okumuştum. Okuduktan sonra Struma’yı araştırmadan edemedim. Şu an incelemeyi yazarken de arkada “Serenade Für Nadia” çalıyor. Kavuşulamayan hikayeler... Olay ilerlerken profesör ve eşinin Türkiye’de buluşacaklarını düşünmüştüm. Struma’nın Nadia için mezar olacağını değil. Sonrası derin bir hüzün. Bu arada Türkiye’nin sosyolojik yapısından kadın ve toplumdan belli çıkarımlar yapılabilir. Maalesef şu zamana kadar değişen pek bir şey görünmüyor. Ne zaman değişir onu da bilemiyorum. Kitabı kesinlikle tavsiye ederim. Son olarak ~ “İnsan sadece insan.Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.”