Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hacı Anesti, gel de ordularını kurtar!!
Yunan Orduları Komutanı Trikopis esir düşmüştü. Onu da Gazinin Karargahına getirmişlerdi. Trikopis Mustafa Kemal'e sorar: - Siz bu savaşı nereden idare diyorsunuz? Tutsak olan General, Mustafa Kemal'in Karargahını Afyonkarahisar açıklarında sanmaktadır. Mustafa Kemal şöyle der: - Süngülerin parladığı yerde idim. Askerlerimin hemen yanında. Esir Generallerin sırtları bize dönüktü. Fakat biz onları iyice görebiliyorduk. Trikopis, General Diyenis ve diğerleri, ayağa kalkıp Mustafa Kemal Paşaya takdirlerini belirtirken: işte savaş böyle kazanılır. 500 kilometre uzaktan değil. Oturup, harita üzerinde pergel ile ölçerek değil.
Ordunun ruhu ise subaylar olacaktı. Mustafa Kemal'e göre "ordunun ruhu subaylardır, ordu ancak subaylar heyeti sayesinde vücut bulur" idi. 31 Temmuz 1920'de Afyonkarahisar'da subaylarla yaptığı konuşma bu açıdan önemlidir: "Şahsi ve özel hayatları itibarıyla subaylar, fedakârlar sınıfının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler. Çünkü düşmanlarımız herkesten evvel onları öldürürler. Onları aşağılar ve hor görürler. Hayatında bir an olsa bile subaylık yapmış, subaylık izzetinefisini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken, düşmanının tasarladığı ve reva gördüğü bu muameleye katlanamaz. Onun yaşamak için bir çaresi vardır; şerefini korumak! Hâlbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır. Dolayısıyla, subay için ya istiklal, ya ölüm vardır. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı koruyarak yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekte mutlu olacağız!" Ona göre "kuvvet ordudur". Ordunun ruhu ise subaylardır.
Sayfa 298 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Savaş mahallinin Denizli'de, Afyonkarahisar'da, Konya'da veya Isparta'da bulunmasından daha önemlisi; bu savaşın ve sonunda gelen zaferin mana ve değerini idrak edebilmiş miyiz? Buradan gereken dersleri çıkarabilmiş miyiz? Gelecek kuşaklara aktarabilmiş miyiz? Zaferi layıkıyla anıp kutlayabilmiş miyiz? Savaşı ve zaferi ulusa ve dünyaya yaptığımız mükemmel yayınlarla tanıtabilmiş miyiz? Asıl bunun sorgulanması gerekiyor.
Sayfa 161Kitabı okudu
AROG nerede mi çekilmişti ? Afyonkarahisar
Waaaaaowwwww
Kitabımın Türkçe baskısı için şu birkaç sözü yazmamın istenmesi beni çok onurlandırdı. Türkiye'yi 1958'de genç bir öğrenci olarak ilk kez ziyaret ettiğimden beri, bir yapıtımın Türkiye'de yayınlanması benim için hep bir tutkuydu. O yaz, İstanbul' dan İskenderun'a, İzmir' den Kars ve Hopa'ya dek, aralarında birçok
Reklam
Amacı, Yunanlıların sağ yanını çevirmekti. Bu Afyonkarahisar ile doğu ve güney yönlerine karşı ona dayanak olan Dumlupınar bölgesi etrafinda seksen kilometrelik yoğun bir cepheydi. Güneyini, ovanın üzerinde alt yüz metreye kadar yükselen kesik bir dağ silsilesi savunuyordu. Mustafa Kemal'in taktik bakımından girişmek istediği sürpriz, bu doğal kaleye saldırmaktı. Buraya 1. Ordu ile saldırmayı tasarlıyordu; bu arada asıl piyade ve topçu kuvveti doğudan ikinci bir hamle yapacaktı. Arkadan süvari, çevik bir kuşatma hareketi şeklinde batıya doğru seğirtecek ve Yunanliların yollarıı kesecekti; tpkı Allenby'nin Filistin' de Türk ordusuna karşı yaptğı gibi...
Sayfa 368 - Altın KitaplarKitabı okuyor
Mustafa Kemal Paşa, Papa Eftimden Keskinde Hastane Kurmasını İstiyor
1921 yılının Temmuz ayına gelindiğinde Türk milleti, varoluş mücadelesinin en buhranlı günlerini yaşamaktadır. Yunan ordusu 10 Temmuz 1921 tarihinde genel bir saldırıya geçmiş, Türk ordusu geri çekilmek zorunda kalmıştır. Şehirlerin ardarda düşmesiyle, 13 Temmuz'da Afyonkarahisar, 15 Temmuz'da Tavşanlı, 17 Temmuz'da Simav, Emet,
Sevgili, can özüm okurlar; 2004 yılından bu yana Ak iktidarı ile yönetilen Afyonkarahisar, 20 yıllık gericiliği geride bırakmıştır. Bu mutluluk hepimizin, çünkü Ak’ın kurulduğu bu topraklar artık ona hizmet etmeyecektir. Kurtuluşun kazanıldığı, taarruzun başladığı topraklara tekrar hayırlı olsun.
Türk Milletinin Yeniden Doğuşu
Anadolu'nun içinden yepyeni bir millet doğmuştur. Bu milletin, sarayının kafesleri arkasında titreyen aciz ve korku heyulasıyla, bu milletin Babıâli denilen viranede uluyan yıllanmış baykuşlarla hiç bir ilgisi yoktur. Kulaklarını yere koyup dinleyenler işitiyorlar; bu yaklaşanların her adımı bir zelzelenin başlangıcı gibidir ve bunlar bilmeyenlere, işitmeyenlere haber veriyorlar. Diyorlar ki "Afyonkarahisar geri alındı!" "Dumlupınar'da düşmanın bütün kuvvetleri yok edildi." "Ordularımız Uşak'a doğru hızla ilerliyor."
Sayfa 326
Reklam
Neyse, bugün yemekten sonra Fuad Paşa ile Safvet Bey geldi. Muharebeden bahsolundu, anlaşılan Yunanlılar Afyonkarahisar'ı almışlar. Fakat yukarıda mağlup oluşları belki bu vaziyeti tashih ettirir, yoksa eğer Yunanlılar Afyonkarahisar'ın da şimal[in]e, Kütahya üzerine yürüyecek kadar kuvvetli iseler bizimkilerin Eskişehir'i de terk etmeleri lazım gelecek. Mamafih bakalım, bence bizim ordunun dahili hat üzerindeki vaziyeti müsait, fakat eğer Rumlar Afyonkarahisar-Eskişehir hattını tutarlarsa o vakit vaziyetimiz fenadır. Mamafih ümitsiz değildir. Safvet Bey Yunanlılar'ın Bursa cephesinden Afyonkarahisarı'na kuvvet çekerek orada tutunmak isteyeceklerini, Fuad Paşa da aksini sanıyor. Ben de eğer hakikaten şimaldeki mağlup olan Yunan kısm-ı küllisi idiyse, bu halde bizimkilerin Afyonkarahisar garbına doğru bir hareketleri Yunanlıları pek fena vaziyete sokar kanaatindeyim. Neyse, şimdilik oradan gelecek havadislere bakalım.
Moskova, 1 1 Nisan 1921Kitabı okuyor
Dumlupınar'da Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonrası muzaffer Türk ordusu için Mustafa Kemal, “büyük vaveyla ile tarih sahnesine tekrar çıkan Türk ordusu" tanımını kullanmıştı. Artık dev uyanmıştı. 26 Ağustos sabahı, 05.30'da Kocatepe'den gürleyen Türk topçu ateşinden 5 gün sonra zafere eri- şen Mustafa Kemal, 1 Eylül 1922 günü Başkomutan olarak savaşı sonlandıracak şu emri verdi: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, Afyonkarahisar Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi'nde zalim ve mağrur bir ordunun esas unsurlarını inanılamayacak kadar az bir zamanda imha ettiniz. Büyük ve necip milletimizin fedakârlıklarına layık olduğunuzu ispat ediyorsunuz; sahibiniz olan büyük Türk milleti geleceğinden emin olmaya haklıdır. Muharebe meydanlarındaki maharet ve fedakârlıklarınızı yakından müşahede ve takipediyorum. Milletimizin hakkınızdaki takdirlerine delâlet etmek vazifemi mütemadiyen ve birbiri ardına ifa ediyorum. Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!"
Sayfa 150Kitabı okudu
537 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.