Hem dil ile alfabe aynı şey değildir hem de bir alfabeyi öğrenmek dili öğrenmek demek değildir. Alfabe 15 günde öğrenilir. Ancak hiçbir dil 15 günde öğrenilmez. Osmanlı'da halk yine Türkçe konuşuyordu. Sadece, konuşurken Türkçe kullandığı sözcükleri Arap harfleriyle yazıyordu. Mesela "yemek" yine yemekti. Elma yine elma, su yine su, ağaç yine ağaçtı. Ama bunu yazarken Latin alfabesi yerine Arap alfabesi kullanılıyordu. Neden Osmanlıca bir halk türküsü yoktur, bunu hiç düşündünüz mü? Dedelerimizin, babalarından öğrenerek Osmanlıca diye bir dil kullandığını, evlerimizde ara ara Osmanlıca konuşulduğunu görenimiz oldu mu hiç? Yoktur. Çünkü halk Türkçe konuşuyordu. Osmanlıca daha ziyade bir saray diliydi. Bir alfabe/harf devrimini dil devrimi diye anlatarak bu milleti senelerce zehirlediler.
İnsan beyni, benzetme konusunda oldukça yeteneklidir. Bulutlardan İsa'yı görmek, ağaç dallarında Arapça ''Allah'' yazısı görmek, tost ekmeğinin üzerinde Meryem Ana'yı görmek, bu benzetim makinesinin yan ürünüdür.
Anlamıştı ki aşk, geniş, inkâr edilmez bir iyilik ve doğruluk kaynağı olduğu kadar, aşırılık yada yanlış anlama halinde çirkinliklerin, sahteliklerin de kaynağıdır. İyi tarafı hangisi, kötü tarafı hangisi idi? İki taraf birbirinden nerede ayrılıyordu?
~
Kendine, "Aşkın sahte olanı hangisi?" sorusunu sorunca geçmişe ve bugüne ait sayısız
Hem dil ile alfabe aynı şey değildir hem de bir alfabeyi öğrenmek dili öğrenmek demek değildir. Alfabe 15 günde öğrenilir. Ancak hiçbir dil 15 günde öğrenilmez. Osmanlı'da halk yine Türkçe konuşuyordu. Sadece, konuşurken Türkçe kullandığı sözcükleri Arap harfleriyle yazıyordu. Mesela "yemek" yine yemekti. Elma yine elma, su yine su, ağaç yine ağaçtı. Ama bunu yazarken Latin alfabesi yerine Arap alfabesi kullanılıyordu. Neden Osmanlıca bir halk türküsü yoktur, bunu hiç düşündünüz mü? Dedelerimizin, babalarından öğrenerek Osmanlıca diye bir dil kullandığını, evlerimizde ara ara Osmanlıca konuşulduğunu görenimiz oldu mu hiç? Yoktur