Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık
İstemem Eksik Olsun
Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık
Reklam
İstemem Eksik Olsun
Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık
%4 (30/616)
1/10 puan verdi
Hiç kimse yazarı uyarmadı mı ya?
Allahım yarabbim daha kötü çok az şey okudum yemin ederim Bu kitap için kesilen ağaç mezarında taklalar atıyor ters dönüyordur O kadar anlamsız uzun betimlemeler, birde yersiz betimlemeler… o bad boi’nin gerizekalılığı şaka mı? Bennn cehennimin aleviyimmmm korelll Böyle yani. O kadar çok şey söylemek istiyorum ki bu kitap hakkında.. Dedim ki okuyayım, liseye giden yeğenimle kitap maratonu yapıyoruz bende girişeyim şu işe. Yahu çıldırıcam 100-200 sayfa da değil ki. 500 sayfa sen ne anlattın burda allah aşkına? Yazar abla git başka işle uğraş gözünü kulağını kalemini seveyim bak buna ayıracağın mesaiyle daha iyi şeyler yapabilirsin. Benim şu anda sinirden elim ayağım titriyor tam yeni reading slumptan çıkmıştım, mahvettin aldın dürdün yani. Bir süre aşk romanı okuyamayacağım heralde. Birazdan gidip kocamı döverim bu hızla. Tiksindim yani dying of cringing şu an. Ve bakın benim bu kitaplara bağışıklığım vardır. Ona rağmen yani. Kimse okumasın bunu zaman kaybı
Emare - Sarmaşık
Emare - Sarmaşık
Aslı Arslan
Aslı Arslan
Emare - Sarmaşık
Emare - SarmaşıkAslı Arslan · Ephesus Yayınları · 20172,183 okunma
“ — Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için önünde şaklabanlık edip, Taklalar mı atmalıyım? İstemem! Eksik olsun! Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli? Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli? Onun bunun önünde boyun mu eğmeli? İstemem! Eksik olsun! Ciğeri beş para etmezlere mi “yetenekli” demeli? Eleştiriden mi çekinmeli? “Adım Mercuré dergisinde geçse” diye mi sayıklamalı? İstemem! Eksik olsun böyle bir şöhret! İstemem! Eksik olsun! Korkmak, tükenmek, bitmek… Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek. Dilekçeler yazıp içini ortaya dökmek? İstemem! Eksik olsun! İstemem!
Cyrano de Bergerac
Cyrano de Bergerac
384 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Mevlevîlik Yolu
Hz. Mevlana, aşkta bir kutuptur. Aşk kelimesi, Hindistan’daki bir sarmaşıktan gelmektedir. Bu sarmaşık herhangi bir ağaca sarılır ve iki sene içerisinde o ağacı sardığı köklerle öyle bir emer ki ağaç yok olur gider. Biz sevgimizi, beğenimizi, hevesimizi aşk zannediyoruz. Aşk böyle olursa aşk olur, işte Mevlana böyle bir aşıktır.
Mevlana Dergahından Sözler
Mevlana Dergahından SözlerYaşar Ateşoğlu · Neden Kitap · 201230 okunma
Reklam
Sarılmak deyince iki kişinin yaptığı ve istediği bir eylem anlıyoruz oysa sarılmak istemek sarmaşık ise ağaç ile ilişkisi gibi (algısal açıdan eşitlikçi bir konuma yükselmiş) Sarılmak istiyorum aslında ciddi bir yoksunluğun çığlığı Sevgi şefkat yoksunluğu ve ben sarmak istemek gibi sarılmak istiyorum demek. İşe sarılmak derken tek taraflı düşürken sana sarılmak dediğimizde neden olmayan bir işteşlik katıyoruz acaba? Muhtemel kişinin de hakları ve seçimler olması … Tatlı bir durum derinlik.
Bir ağaç gövdesine sarılan sarmaşık gibi sımsıkı ...
“Bizim ilişkimizi düşündüğümde aklıma gelen görüntü bir ağaç ve onun gölgesinde ezilmiş bir sarmaşıktır. Ağaç daha yaşlı, daha yüksektir, uzun zamandır orada durmaktadır; kökleri daha derindedir. Sarmaşık ise onun ayaklarında bir mevsimde açar, onunkilere kök değil, ancak iplik denilebilir. Sonra minik kollar çıkarır ve ağacın gövdesine tutunup tırmanmaya başlar.”
Can Sanat Yayınları
Sahtelikten ırsamak mı gerçeklikten korkmak mı ?¿
Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi, önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine, dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip, taklalar mı atmalıyım? İstemem, eksik olsun! Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli? Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli? Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli? İstemem! Eksik olsun böyle bir şöhret, eksik olsun! Ciğeri beş para etmezlere mi “yetenekli” demeli? Eleştiriden mi çekinmeli? “Adım Mercuré dergisinde geçse” diye mi sayıklamalı? İstemem! İstemem, eksik olsun! Korkmak, tükenmek, bitmek? Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek. Dilekçeler yazarak içini ortaya dökmek? İstemem, eksik olsun! İstemem, eksik olsun! Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek? Tek başına? özgür olmak! Dünyaya kendi gözlerinle bakmak. Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak. Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak; ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek; isteyince Ay’a bile gidebilmek? Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek? Demek istediğim, asalak bir sarmaşık olma sakın. Varsın boyun olmasın bir söğüdünki kadar. Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var? – Dök içindeki öfkeyi dostum. Ama saklama benden, seni sevmediğini! – Sus!
Reklam
Eski Eski İstanbul mahallelerinde dolaşıp da bu zamanı duymamak, onun tılsımlı kuyusuna düşmemek imkânsızdı. Bu elle dokunulacak kadar kesif, ruhanî renklere bürünmüş, her karşılaştığını bir rahmaniliğin sınırlarına kadar götüren, en basit şeylere bir içlenme, bir "mağfiret" edâsı veren, dua ve tevekkül yüklü, dünya ile ahiretin arasında aralık bir kapı gibi duran garip bir zamandı. Eski İstanbullu, yüzünü bu zamanın aynasında çok uzak, âdeta erişilmez ötelerden gelmiş bir şey, bütün bir ahret kokusuyla tütsülü bir gölge gibi seyrederdi. Yanı başlarındaki küçük cami ve medrese mezarlıklarındaki ölüleriyle yan yana yaşayan, sevinçlerini, hüzünlerini onlarla paylaşan eski İstanbul mahalleleri, bu zamanın içinde, gövdesine ağır boğumlu sarmaşık halkaları kenetlenmiş yaşlı bir ağaç gibi, güçlükle nefes alarak yaşarlardı. Bu mahallelerde gün, beş ezanın beş tonuzundan geçerek ilerleyen, sırasına göre renkli, heybetli, zaman zaman eğlenceli bir alaya benzerdi. Onun, hiçbir törenin kaydetmediği, buna rağmen hiç değişmeyen bir sürü merasimi, âdâbı vardı.
Sayfa 126
Eipolar, araştırmacıların, ateş testeresi adını verdikleri, çok kolay bir yöntemle ateş yakabilmektedirler. Bunun için bir ağaç parçası kenarından yarılıp arasına bir parça kuru ot konmaktadır... Özellikle sarmaşık dallarından yapılmış, ip benzeri bir dal parçası, bu yarık odunun çevresinde hızla döndürülmekte ve birkaç saniye, en çok 1-2 dakika içinde güçlü bir ateş yakılabilmektedir. Araştırmacılar, ateşi buraya kadar Prometheus'un getirme olasılığını biraz zayıf gördüklerinden, bu insanların, bu denli sade ama yüz de yüz sonuç veren bir yöntemi nasıl geliştirmiş olabileceklerini tartışmaktadırlar... Bu yoğun yağmur bölgesinde, en iyi bir kibrit ya da çakmakların bile her zaman yanmadığı düşünüldüğünde, bu ateş testeresinin önemi daha iyi kavranmaktadır
Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık
Aşk (ışk) kelimesinin sözlük anlamı "sarmaşık" demektir. Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bütün bahçeyi sarıp sarmalar, hatta dışarı taşarsa; gönle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar, oradan etrafa yayılır. Nice fidanlar, selviler, çınarlar, bir sarmaşık tarafından sarılınca gitgide sarmaşık dalları arasında görünmez oluyorsa, aşk sarmaşığı da insan fidanını öyle kaplayıp görünmez eyler, yok eder. Sarmaşığın özelliği, sarıldığı ağacı içten içe kurutması, bitirmesi, sonunu hazırlamasıdır. Nitekim aşk da insanı sarınca onu içten içe eritip yok eder. Dıştan görünen yalnızca aşktır ve âşık da çevresini görmez olur. Çünkü sarmaşık onu öyle çevrelemiştir ki, dışarıda olup bitenleri ne duyar, ne görür; hatta duymak ve görmek de istemez. Aşka tutulan ağaçta artık bütün buyruklar sarmaşık tarafından verilir ve âşık "herkesi kör; dört yanı duvar sanır." Dıştan bakanlar onun sarmaşığını görürler ama ağaç sarmaşıktan fırsat bulup çevresini göremez.
Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık
530 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.