Bir şeyler yapmalı Ülkesi Ve düşleri çalınmış Sürgün edilmiş Tutsak edilmiş Tel örgülerle çevrilmiş Kıyılmış
Oduncunun dili işlevseldir; çünkü ağacı keserek ağaçla kendi arasında nesnel bir dil oluşturur. Bu yüzden ağaç üzerine değil ağacı konuşur. Ancak ağacı kesmeyen biri ancak ağaç hakkında ve ağaç üzerine konuşabilir. Yani söylen oduncuya değil, ağaç üzerine konuşan bireye aittir; çünkü o erki elinde tutan ve yalnızca etkin olandır. Bu durum ağaç üzerine konuşan bireyi ağacı yadsıyor yapmaz; çünkü söylenin amacı nesneleri günahsızlaştırmak, arıtmak, doğa ve sonrasızlık olarak temellendirmektedir. Bu yüzden ağaç kesmeyenin söyleni ağacı işlemeye değil de şakımaya yöneliktir. İşte bugün her fırsatta eleştirdiğimiz, ağzımızda alelade çıkıveren "hamaset" tam da bu şakıma değil de nedir? Hamaset, nesnenin içini boşaltır ve öyle bir zemin hazırlar ki insanlar artık bu söylenle gerçeklik bağıntısından çıkıp kullanım bağıntısı içine girer.
Reklam
Osman Gazi
OSMAN GAZİ Dünyanın en büyük devletlerinden birinin kurucusu Osman Gazi; imanını, azmini harc ederek inşa ettiği, 623 yıl payidar olan, büyük ve şerefli İslam devletini kurucusu büyüğümüz... O'nun, Rıza-i İlâhî uğruna gösterdiği ihlaslı gayretleridir ki, şanlı devleti altı asır üç kıtada payidar kılmıştır. Yine yaptığı Kur'an hizmeti
İSLAM’DA SANAT DÜŞMANLIĞI-2
TECRİD-İ SARİH1019 NOLU HADİS: Saîd b. Ebü’l-Hasan’ın İbn Abbas’dan rivayetine göre, İbn Abbas’a bir kimse gelip, “Ey Ebü’l-Abbas! Benim geçim kaynağım, elimin sanatından ibarettir. Ben şu tasvirleri yapar geçinirim, diyerek danışmış, İbn Abbas da ona, “Ben sana yalnız Resûlullah’dan işittiğim bir hadisi hikâye edeceğim. Resûlullah, “Her kim bir insan ve hayvan tasvir ederse, Allah bunu o surete can verinceye kadar azap eder. Halbuki yapılan tasvire ebedî ruh veremez de ebedî azap olunur” diye cevap verdi. Bu cevap üzerine ressamcağız şiddetli bir hışıltı ile har har soludu, benzi sarardı. İbn Abbas acıyarak, “Vay sana yazıklar oldu. Bari sanatını işlemek zaruretinde isen sana şu ağaç ve kendisinde hayat olmayan her şeyi tasvir etmeni tavsiye ederim” diye cevap verdi. {B2225 Buhârî, Büyû‘, 104.}
İnsan olmaktan
Düşünmek.. Fark etmek.. Düşünen.. İnsan olmak.. Düşünmeyenlerin.. Arasında.. Ne kadar zor.. Diyorum ki bazen..
O kuşlar ki, en güzel duygulara tercüman olmuşlar...
Cemal Süreya
Cemal Süreya
: Hayat kısa, kuşlar uçuyor.
Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı
: Kuşlar gibi yalnız, yapayalnızdım açıkta.
Murathan Mungan
Murathan Mungan
: Bir kuş uyandı, derinliklerinde kalbimin.
Furuğ Ferruhzad
Furuğ Ferruhzad
: Kuş ölür, sen uçuşu hatırla.
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
: Kuş olmayanın, uçurumIar üzerine yuva kurmaması gerekir.
İlhan Berk
İlhan Berk
: Kuşlarını alıp gidiyor gök.
Ahmet Haşim
Ahmet Haşim
: Kuşlar mıdır? Onlar ki her akşam alemlerimizden sefer
Reklam
Fatih
Fatih
Hocamızın tasviri. Duvarları kitapla örülmüş bir kulübe kapısında parmaklık var. Parmaklığın arkasından dışarıyı tebessem ile seyreden orta yaşlı bir erkek. İçeride meşale yanıyor gibi sarı bir ışık. Dışarda kulübenin sağında dalları kulübenin üzerine uzanan bir ağaç ağacın altında orta yaş tesettürlü bir kadın. Kulübenin çatısında farklı yaşlarda üç çocuk biri erkek biri kız birde bebek olsun.
BEZDİRENLER DERGÂHI
Herkes gelip geçer, Geçene kadar ruha işkence eder. Tomarla sersemlik, Kalıp gibi oturan gereksiz şatafat. Herkes bomboş bir bedenden ibarettir, Kafasının içinde bir pamuk tarlası var. Gereksiz bir bencillik alır,
eğitim ve kadın
" Erkeklere verilen eğitim yalnız kendi şahıslarında kalır, ölümleriyle yok olur. Kadınlara verilen eğitim ise çocuklarına ve gelecek nesillere de geçer. Erkeklere eğitmek gölge veren bir ağaç dikmek, kadınları eğitim vermek ise hem gölge hem meyve verecek bir ağaç dikmektir. Gölge, kendi eğitilmişliğinden topluma yapılacak iyilik, meyve ise yetiştirilecek eğitim görmüş çocuklardır. Kadınları eğitmeksizin yalnızca erkeklere eğitmeye çalışan bir toplum, kum üzerine temelsiz bir köprü kuran, Yağmur yağdıkça köprünün yıkıldığını görüp yeniden yapmaya mecbur olan bir adama benzer. Bir toplumun eğitiminin temeli kadınların eğitimidir. Kadınlar toplumun esasıdır. Uygarlığın oluşumu, toplumların mutluluğu kadınların eğitilmesine bağlıdır. "
Oruç, hiç gecikmeden, yolunu şaşırmadan, tam saatinde, dinç ve genç, tarihin dinamizmini de özünde gaybın bir üfleyişi gibi taşıyarak geldi. Mademki geldi, onu iyi tanımak gerek. Oruç, boş bir çerçeve olarak veya bir mevsim gibi sadece tabiatın bir parçası olarak gelmedi. Tarihin bir parçası olarak geldi. Dolu geldi. Kendindekini boşaltacak.
Reklam
ramazan ayı
Oruç, hiç gecikmeden, yolunu şaşırmadan, tam saatinde, dinç ve genç, tarihin dinamizmini de özünde gaybın bir üfleyişi gibi taşıyarak geldi. Mademki geldi, onu iyi tanımak gerek. Oruç, boş bir çerçeve olarak veya bir mevsim gibi sadece tabiatın bir parçası olarak gelmedi. Tarihin bir parçası olarak geldi. Dolu geldi. Kendindekini boşaltacak.
Tasavvuf dediğiniz yaşam
academia.edu/115502031/Tasav... “Tahammül mülkünü yıktın Hülagû Han mısın kâfir, Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kâfir" Nedim Tasavvuf dediğiniz yaşam, kendi kurallarına kafa tutan bir hayata, asla izin vermez. Ya, zevke sefaya sırt
ŞERİATIN GÜZELLİKLERİ FLOOD
Şeriatta yüzde doksan dokuz ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir, onu da ulü'l-emirlerimiz düşünsünler. Bedîüzzaman Said Nursi 🌹 1)Anneye, Babaya iyi davranmak Şeriattır. Onlardan birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara "Öf!" bile deme; onları
1.344 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.