"Bahçe ve orman... Bahçenin her yerinde yollar yapılmış. Yollar kumla döşenmiş; temiz, kumlu, güzel. Boylu boyunca çiçekler, meyve ağaçları ve çalılar var. Yeşil alanlarda otlar biçilmiş, her gece buralar sulanıyor. Bahçenin çeşitli yerlerinde çardaklar yerleştirilmiş, etrafında güller ve sarmaşıklar. Her yerde fıskiyeler var. Gölgelik yerlerde rahat banklar. Her ufak şeyin, her ağacın ve çiçeğin üzerine düşünülmüş, kaygılı ellerin izi var. Ormanda ise görüntü faklı. Burada her şey yabani, ıssız. Her şey kendi haline bırakılmış. Ağaçlar ve çalılar tohumun düştüğü yerde bitmiş. Bazı yerler geçilemez halde. Fırtınanın düşürdüğü ağaç olduğu gibi yerinde, çürümeye yüz tutmuş. Yollar geçit vermiyor. Kimse çıkıp da buraları temizleme ya da düzenleme derdinde değil. Bahçe toplumun üst tabakalarıdır. Okul hayatı ve lüks, sanatsal zevk ve sağlıklı bir görünüm onlara göredir. Orman halkı daha çok doğa hayatı yaşar. Onu korumalarının nedeni, canlı orman, canlı nesne olduğu içindir.... Ama halk kitleleri canlı bahçelerdeki insanlardan farksızdırlar. Onlar doğuştan akıllılar. Üstün yeteneğe sahipler. Yüksek seviyede gelişime yatkınlar. Sadece onlarla ilgilenmek gerek. Bu milyonlarca kişiden her birine tam anlamıyla insan olmak için fırsat vermek gerek. "
Sayfa 163 - Koridor
Tereza ve Nietzsche
Tereza'yı ağaç kökünün üzerinde oturmuş Karanin'in başını okşar ve insan soyunun yenilgileri üzerine kafa yorarken görüyorum. Bir de şu sahne geliyor insanın gözü önüne.:Turin'deki otelinden çıkan Nietzsche. Bir arabacının atını kırbaçladığını gören Nietzsche atın yanına gidiyor, kollarını atın boynuna doluyor ve gözyaşlarına boğuluyor. ............ Nietzsche attan Descartes adına özür diliyordu*. Deliliği (yani insanlıktan son ve kesin kopuşu) at için gözyaşlarına boğulduğu an başladı. İşte benim sevdiğim Nietzsche bu.,tıpkı Tereza'yı da da başını kucağına yatırmış ölümcül hasta bir köpekle birlikte sevişim gibi. İkisi de "doğanın efendisi ve sahibi" insan soyunun uygun adım ileri doğru yürüdüğü yoldan kendi istekleriyle sapıyorlar.
Sayfa 309Kitabı okudu
Reklam
"Her hazanda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da yekdiğerini takiben toprağa yatarak fena bulacaklar. Değişmez, umumi bir kanun. Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erişilecek başka ne var? Hayat yalan. Ölüm hakikat."
Sayfa 224Kitabı okudu
Burada her şey daha da kötüye gidiyor. Geçen hafta teyzem Jacinta öldü; cumartesi günüyle, onu daha yeni defnetmiştik ve üzüntümüz hafiflemeye başlamıştı ki, hiç görülmemiş bir yağmur yağmaya başladı. Bu babamı çok öfkelendirdi, çünkü tüm arpa mahsulü güneşlensin diye avluda seriliydi. Sağanak, bize bir avuç ürünü bile kurtarma olanağı tanımadan
Sayfa 27 - Doğan KitapKitabı okudu
Her hazanda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbirini takip ederek toprağa yatarak yokluğu buluyor. Bu değiştirilemez, umumi bir kanun…
Sayfa 199Kitabı okudu
Bir ağacı ya da bir bulutu, çimenlerin ya da bir dalın üze­rindeki bir kuşu hiç gözlemlediniz mi? Gerçekten ne oldu­ğunu hiç gözlemlediniz mi? Bir ağaç, kuş ya da bulut gör­düğünüzde gerçekten ne duyumsuyorsunuz? Bulutu mu görüyorsunuz, yoksa o buluta ilişkin imgenizi mi görüyor­sunuz? Lütfen bunu keşfedin...
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.