Etraf bunlarla dolu...
Apaçıktır ki, gusül, aptest ve temizliğe ait teferruat bir inanç ne dindar eder, ne de ahlak sahibi. İstibra (idrar ihtiyacını giderdikten sonra temizlenme) ile dini ahlak arasında tabiatıyla alâka olamaz. İşte bunun içindir ki bazen dışarıdan dindar görünen bir adam, aynı zaman da pek ahlaksız olur. Çünkü zanneder ki, gusül ve istibra kaidelerine riayet etti mi, Allah'ına karşı bütün vazifelerini yapmış olur.
Din dersleri çocuklarımızın ruh ve dimağını ezen kuru ve cansız teferruattan ibarettir. Sekiz-dokuz yaşındaki çocuk farz,vacip, helâl ve haram kelimeleri altında boğulup kalıyor.
Reklam
Demek ki yaşamak,ne olursa olsun yaşamak!
Lafta herkes ahlâk bekçisi kesiliyor,uygulamada bir halta yaradıkları yok!
...ferdi ahlâk alanında gerçek kutsiyeti taşıyarak, vicdanları harekete getirecek prensipler cemiyetimizde pek azdır.
Bu zihniyettekilerin zihnine tüküreyim.
Mukaddes sayılan şey kadın ve erkeğe şamil namus kavramı değildir. Yalnız kadın namusudur. Çünkü zina işleyen erkeğe halk görüşü ve umumi vicdan pek güzel tahammül ediyor. Şu halde nefret edilen şey genel olarak zîna değildir. Zinanın kadın tarafından işlenmesidir. Bu ayırma pek büyük bir önem taşır. En ziyade hassas göründüğümüz bu ahlak kaidesinde bile bizim ne kadar düşük ve gevşek olduğumuz pek açık bir surette görülüyor.
Fakat gidilen yol dolambaçlı, eğri büğrü olduğu için netice belirsiz kaldı.
Reklam
Hayatın ezici ve öldürücü baskıları altında bir takım tedbirlere başvuruyorsak da hiç bir zaman bu tedbirleri sonuna kadar yürütecek cesareti gösteremiyoruz.
Biz bir kere geleneğe yapışıp kalmışız. Biz her şeyi oradan almaya ve oraya döndürmeye alışmışız. Yüzyıllardan beri bütün ilim ve fenni, hikmet ve felsefeyi, ahlâk ve hukuku, siyaseti, kısacası her şeyi orayla ilgili görmüşüz ve şimdi de görüyoruz. Bu görüş tarzının dışına çıkanlara karşı daima lânetleme ve kâfir sayma silahını kullanmışız ve kullanıyoruz.
Kısacası "adam olun"demiş.
"Serbest fikir ve serbest hareket", "Yaşa ve başkalarının yaşamasına mani olma", "Şahsiyetini geliştir ve başka şahsiyetlerin gelişmesine mani olma"
Kur'anla İncil arasındaki fark, Hz.Muhammed'in 63 yaşına kadar yaşayarak Medine'de büyük bir cemaat başına geçmek ve o cemaati idare eylemek mevkiinde bulunmuş olmasıyla, Hz. İsa'nın 31 yaşında ve çevresi tarafından şiddetle takip edilerek, bütün nüfuz dairesi beş-on şakirdiyle cemaatin pek azına ve en sefil, en aşağı gözüken kısmına inhisar etmişken, ölmüş bulunmasından doğmuştur.
Reklam
Aslı bir,ama şekiller çok...
Faslılarla Türkler, Kürtlerle Araplar arasında özellik,damga bakımından ne kadar farklar vardır! Aynı medeniyet bunların çeşitli ruhlarından geçerken türlü surette aksetmiştir. Aslı bir,ama şekiller çok...Ve işte şu şekil çokluğu, şu özellik milli şahsiyettir. Özlük denilen şey bundan ibarettir. Bu doğuştandır,mukadderdir, isteğe bağlı değildir.
... kâinatta aynılık yoktur. Aynılık olmadıkça şahsiyet gereklidir...
Her Şey Değişir
Acaba bir millette değişmeyen, ölumsüz, mukadder bir özellik, bir özlük var mıdır? Özlükten bahsedenler devamlı olarak bunun ahlaktan, hukuktan, dilden vs.den ibaret olduğunu iddia ediyorlar. Fakat milletler tarihi üzerinde en sathî bir düşünüş bütün bu elemanların değişmez ve ebedi olmadığını ispat eder.
+1
Bizde hâlâ kelimelerle oynayarak, gerçeği görmemekten hoşlanan körler vardır.
Şimdi, bu üç medeniyetten nüfus bakımından en önemlisi Buda-Brahma medeniyetidir ki, tahminen sekizyüz milyonluk büyük bir cemaati içine alır ve yayılma alanı Hindistan, Çinhindi, Çin, Kore, Japonya'dır. Yine aynı bakımdan, ikinci derecede önemlisi, batı veya Avrupa medeniyetidir ki Avrupa, Amerika ve Avustralya'yı içine alır. Gerek tarih gerek nüfus bakımından en sonuncusu da, İslam medeniyetidır ki Afrika'yı hemen tamamıyle, Asya ile Avrupa'nın ise bir kısmını içine alır.
1.091 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.