Yetmez Ama Evet
Kapitalizm, emperyalizm, üretim tarzı, üretim ilişkileri, altyapı, üstyapı, sömürü, artık değer, sınıflar, işçi sınıfı ve sınıf mücadelesi gibi kavramları unutan ya da bunları antikçağa ait birer “balta” gibi gören bilgisiz, sığ, yarı aydın ve daha da önemlisi liberalizmle ağır şekilde lekelenmiş bir kesim, AKP iktidarına verdikleri onayı toplum nezdinde bir kez daha tazeletmek için ellerinden geleni yaptı.
Sayfa 89 - Epub
İkinci Arka/Gözleri Bağlı Adam-Yağma
Hamal habip;destek almak için bir elindeki değneği ile sırtımdaki ağır basılı kağıtları donanmamış giysileriyle bin zorlukla dağ tepe ,kar demeden ulaştırmaya çalışırken,daha önceki olayı bütün canlılığı ile yaşadı.Taşlı sopalı küçük kitapçı külübesini saldırdılar.Camları tuz buz olmuştu.Bir bağırış,çağırış gidiyordu.kalabalığa arasında elleri zincirli gençler vardı.Taşlanan dükkanlara,kapı içlerinde,sokak aralarında kıstırdıkları adamlara saldırıyor lardı. Hamal habip arada kalmış. arada ayağına silahla yaralamışlar kurşun ayağın- da kalmıştı. Almanya’ya işçi olarak gidecekti. Ayağındaki bu kurşunla Almanya kabul eder miydi.
Sayfa 61 - ekkKitabı okudu
Reklam
Ev halkının bünyesindeki değişim çeşitli yollardan kendini gösterdi. Ev, yemek yenen, eğlenilen, ikincil olarak da çocukların yetiştirilmesine yarayan bir yer olarak tedrici bir süreçle işyerinden giderek ayrıştı. Üretme, satma ve tüketme şeklindeki üç işlev artık üç farklı kuruma, üç farklı bina kümesine, kentin birbirine uzak üç bölümüne dağıtılıyordu. İşe gidip gelmeler ilk önce büyük kentlerdeki zengin tüccarların ayrıcalığıydı: Fakat XEX. yüzyılda kente başka sınıfların da akın etmesiyle birlikte bu, ayrıcalık olmaktan çıktı, katlanılması zor büyük haline geldi. Evin tümüyle bir tüketici örgütü haline gelmesinden sonra ev kadınının dış dünyayla bağlantısı koptu: Ya ev işlerinde uzman oldu ya da sekste, bazen bir ağır işçi, bazen bir fahişe; çoğunlukla da biraz ondan biraz bundan. Böylece “özel ev” ortaya çıktı: İşten ayrılarak özelleşmiş ve her türlü görünür gelir vasıtasından mekânsal olarak uzak yerleşim birimi. Hayatın her yönü giderek bu mahremiyetten nasibini aldı.
“John Barleycorn'un verdiği bu güç, yalancı bir güç değildir. Gerçek güçtür. Ne var ki, bu güç, güç kaynağının içinden zorla çekilip çıkarıldığı için, insan sonunda bunun cezasını, hem de faiziyle çeker. Ama yorgun düşmüş hangi insan o kadar ilerisini düşünür ki? O, görünüşte bir mucizeyi andıran güç artışını olduğu gibi kabul eder. Pek çok ağır işçi gibi, fazla yorulan bir sürü iş ve meslek adamı da bu yanlıştan ötürü John Barleycorn'un ölüm yolunda yolculuğa çıkmıştır.”
Kırmızı ve Siyah
Biri zengin, evli ve kendisinden 10 yaş büyük olan Madame de Renal, diğeri ise zengin bir adamın kızı olan gururlu, mağrur ve güzel Mathilde. İkisini de sevmiştir Julien ama ikisine karşı çoğu zaman öfke dolu anları olmuştur. Çünkü onlar zengin ve burjuvaydılar. Kendisi ise bir işçi oğlu olduğu için, sevdiği kadınların kendisini küçümsediğini düşünmüş ve aşklarına uzun süre inanamamıştır. Bu tür düşünceler içindeyken kendisini seven kadınlara acı çektirmiş ve gerçekleri anladığında ise çok geç kalmıştır. Ölümle burun buruna geldiğinde, sevdiği iki kadın da onun için hiçbir şey yapamamış ama son nefesine kadar yanında kalmışlardır. Zaten Julien de bir şey yapılmasını istememiştir... Roman fazlaca ağır ilerlediği için çoğu vakit kitaptan koptuğumu düşündürsede Sonunu hep merak ettim üzücü bitti fakat akılda kalan bir romandı.. okunulası kitaplardan diyorum
KADIN TARİHİNDEN NOTLAR 31 Ağustos 1900: İstanbul Fransız Ticaret Odası’nın aylık bülteninde Sivas ve kazalarda yaklaşık 10.000 dokuma tezgâhı olduğu, kadın işçilere 20 para ile 1 kuruş arasında ücret ödendiği belirtildi. 16 Haziran 1903: Müslüman Türk kadınları fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başladı. Cibali Sigara Fabrikası’nda kadın
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.