Bir Hadis Allah, yarattıklarına daima yumuşak davranır ve yumuşak davranılmasını sever, şiddet ve kabalık karşılığında vermediğini nezaket ve ağırbaşlılık karşılığında verir. (Ebû Dâvud, "Edeb", 11)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: "Namaz ağırbaşlılık ve tevazudan ibarettir."
Reklam
Asalet çeşitli erdemlerle yakından ilişkilidir: ağırbaşlılık, yüce gönüllülük, karakter, güzellik ve iyilik. Zarif ve daha geniş bir anlam içerir bu kelime. Hayatın getirdiği zorluklara iyi niyetle yaklaşmak, güçsüzlük, hayal kırıklıkları, zorluklar gibi kötülüğün bin bir yüzü karşısında iyiliğin erimesini önleyerek her tür zorlu koşulda her gün yenilenmek için çaba sarf etmektir. Kısaca iyi olmayı istemek şeklinde de tanımlanabilir.
Konfüçyüs, “Konuşmalar”da, dünyada beş şeyi her şeye uygulayabilmek yeteneğine “mükemmel erdem” demektedir. Bunlar; ağırbaşlılık, cömertlik, samimiyet, doğruluk ve nezakettir. Kaynak: dusundurensozler.blogspot.com/2008/10/konfys-...
Bir erkeğe barışta sakinlik ve ağırbaşlılık kadar yakışan başka hiçbir şey yoktur.
Tze Chang Konfüçyüs'e mükemmel erdemi sordu. Konfüçyüs dedi ki: "Beş şeyi her yerde uygulayabilmek, mükemmel erdemi meydana getirir." Bunların ne olduğu sorulunca cevap verdi: "Ağırbaşlılık, cömertlik, samimiyet, doğruluk ve nezaket. Eğer ağırbaşlı olursan kimse sana saygısızca davranmaz. Cömert olursan herkesi kazanırsın. Eğer samimi olursan insanlar sana güven duyar. Doğru olursan çok şeyi başarırsın. Nazik olursan karşındakilerin hizmetinden faydalanabilirsin."
Reklam
Kafasında her şey bölük pörçük. Kendisini son derece, hatta bedensel olarak bile rahatsız hissediyor. Biri ona kendi varlığını ortaya koyabilmesi için bir fırsat verse. Bunu öyle çok istiyor ki, ağzını bir açıyor bir kapatıyor ve sandalyesinde sürekli kıpırdayıp duruyor. Sanki dürüst bir insan için bu ıstırap dünyasında mutlu yakalanmak en aşağılık suçmuş gibi, bu rahatlığı elinin tersiyle itip küçültmek geçiyor içinden. Bütün bunların küçültülmesi ve 'saçma sapan' lafının ardına gizlenmesi gerekiyor, çünkü sonuçta, yapabilecek olduğu şeyi yapmamıştı. Bu bir maskeydi; kendi duygularıyla yüzleşmekten korkan, istediğim şey bu, işte ben buyum diyemeyen bir insanın sığındığı şeydi ve niye böyle gizlenmelerin gerektiğini; neden sürekli övülmeye ihtiyaç duyduğunu; düşüncelerinde bu kadar yürekli olan bir insanın yaşamda niye böyle ürkek olduğunu anlayamayan için biraz acınacak ve hoş olmayan bir şeydi. İnsan bir ağırbaşlılık duygusuyla kendisi olana, başkalarının göremediği yarık biçiminde karanlık bir öz halinde kalana kadar çekilip küçülüyor. Hayat bir an dibe çöktüğünde, yaşanacak şeyler sınırsızmış gibi görünüyor. Bunun altı karanlık, her yere yayılıyor, ulaşılmaz bir derinliği var; ama ara sıra yüzeye çıkıyoruz ve siz yalnız o kısmını görüyorsunuz. Aslında bazen ona başkalarından farklı olarak sıradan şeylere kör, sağır ve dilsiz; sıra dışı şeyleri ise kartal gözüyle gören biri olarak doğmuş gibi geliyor. Çoğu zaman bu kavrayışa şaşırıyor. * Deniz Feneri
Gündelik Yaşamda Cinsiyetçi Söylemler
Kadınları ve erkekleri sahip oldukları özellikler bakımından cinsiyetçi kalıplara sokan söylemleri incelemek gerekirse, toplum kadınları “Uysallık, ağırbaşlılık, yumuşaklık, naziklik, itaatkârlık, pasiflik, ahlaklılık, iffetlilik, kırılganlık, bakıma muhtaçlık” değerlerine sahip olması gereken cinsiyet olarak görürken, erkekler ise toplumun gözünde güçlü, başarılı, rekabetçi, kuvvetli, ağlamaz, yönetme ve liderlik vasıflarına sahip bireyler olarak görülürler. Erkek olmayı haysiyetli ve onurlu olma ile bağdaştıran, “Sözünün eri, erkek sözü, adamın dibi, kalıbının adamı” tarzı yapılar dilimizde oldukça yaygındır. “Erkeklik, sende kalsın” diyerek erkekliğin büyüklük göstergesi gibi gösterilmesi, “Adam ol” diyerek erkekliğin düzgün bir insan olmakla ilişkilendirilmesi sağlanır. “Erkeklik öldü mü?” derken erkekliğin insanlıkla bağdaştırılması, “Erkekliğe sığmamak” derken yiğitlik göndermesi yapılması, “Erkekliğine yedirememek” derken mertliğine yakıştıramama durumunun belirtilmesi Türk toplumu içinde yaygın olarak kullanılan gündelik cinsiyetçi kalıplara örnek gösterilebilir. Erkeklerin kadınsı özelliklere sahip olmasını aşağılar nitelikte olan “Karı kılıklı, karı gibi ağlama” tarzı ifadelerin varlığı erkek olgusu imajının çizilmesinin toplumda hoş görülmediğini kanıtlar niteliktedir. Kadınların tek başına bir şey yapamayacağını belirten “Kadın kısmı, kız başına” gibi ifadeler de sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
ERMENEK ÜÇLEMESİ[1]
KALE * Ben kaleye çıkarım, Ermenek’e bakarım, Yâri bana vermezsen Ermenek’i yakarım. * Kale dibi taşlıdır,
Ağırbaşlılık, her zorluğa karşı sabırla, dinginlikle ve içsel bir güçle durabilmektir. Bu, yaşamın iniş ve çıkışlarında dengeyi korumanın anahtarıdır.