"Kendi hayatını istedi."
"O benim hayatım!" diye sesimi yükselttim. "Bu seferkine dokunma demedim mi? Ulan bir kere gelip sormadın bana nasılım," derken sesim titredi. Küçük bir çocuk gibi ağlamamak için yutkunup devam edebildim. "Küçüktüm daha, on yediydim! On yedi! O gün gelip bir kez saçımı okşayıp da teselli etmedin beni. Suçluluktan ölüyordum, ölüşümü izledin. Omzuma korur diye damganı bastığında uçurumdan aşağı ittin beni ama ölürken bir kere görmedin. Ölüyordum lan ben. Gözlerinin önünde ölüyordum, ben ölürken bana bir kere babalık etmedin. O beğenmediğin adam hayatımı kurtardı benim. Bir hayat hikayesi anlattı bana, bir fotoğraf gösterdi. Yaşama hevesimi o fotoğraftaki gülüşte buldum, sen gittin o gülüşü de aldın elimden."