Öncelikle takipçi sayınızda “küçük” miktarda olumsuz dalgalanmalardan etkilenmek istemiyorsanız kitabı okumamanızı, paylaşmamanızı ve beğenmemenizi tavsiye ederim. Bu beni çokça kaygılandıran bir konu değil açıkçası, Sosyoloji okuduğum için yaptığım minik bir gözlem sadece.
Türkiye’de yerleşik bir motto olan, ”Herkes kendi işini yapmalı” cümlesini
“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı,gene aynı şekilde,fakat her şeyden habersiz,yaşayıp gidecektim.
Sen bana dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu,benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin…”
Ben normalde kitap okurken ağlayan bir insanım. Kitaplara ağlamamın sebebi ya içinde ki hüzünlü bir olaydır ya da karakterin başına gelen üzücü şeylerdir. Çok az kitapta ise Allah sevgisiyle ağlamışımdır. Bu kitap beni ağlattı ama çok şükürki gözyaşlarım imanımdan aktı, Allah için aktı. Gözyaşlarım yanaklarımı değil gönlümü ıslattı. Gözün yaşı
Çok acıklı ve gerçek bir hikayeyi bitirdim az evvel. Uzun zamandır ilk kez bir kitap beni ağlattı. Çok etkilendim ve tarihi, savaşları, insanlığı bir kere daha sorguladım, sorguluyorum ve sorgulayacağım. "İncir Kuşları" insanı gerçekten derinden sarsıyor.
Hikayenin işlenişiyle ilgili beni rahatsız eden bir nokta oldu.
•Felaket tellalı
Öz ablam ya
Erkeklerin ezildiği örselendiği yerden yere vurulduğu ikircikli bu kokuşmuş dünyada bizi savunmasının haklı gururunu yaşıyorum.
Ne desem bilmiyorum hâlâ doğruları konuşan bir kadının olması beni ağlattı. Kendiside bu şekilde sonsuz saygımı kazandı. Nasıl bir saygı? Şöyleki.. herhangi bir kadın şairden bahsederken iyi ise iyi kötü ise