Öncelikle takipçi sayınızda “küçük” miktarda olumsuz dalgalanmalardan etkilenmek istemiyorsanız kitabı okumamanızı, paylaşmamanızı ve beğenmemenizi tavsiye ederim. Bu beni çokça kaygılandıran bir konu değil açıkçası, Sosyoloji okuduğum için yaptığım minik bir gözlem sadece.
Türkiye’de yerleşik bir motto olan, ”Herkes kendi işini yapmalı” cümlesini
“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı,gene aynı şekilde,fakat her şeyden habersiz,yaşayıp gidecektim.
Sen bana dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu,benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin…”
Ben normalde kitap okurken ağlayan bir insanım. Kitaplara ağlamamın sebebi ya içinde ki hüzünlü bir olaydır ya da karakterin başına gelen üzücü şeylerdir. Çok az kitapta ise Allah sevgisiyle ağlamışımdır. Bu kitap beni ağlattı ama çok şükürki gözyaşlarım imanımdan aktı, Allah için aktı. Gözyaşlarım yanaklarımı değil gönlümü ıslattı. Gözün yaşı
Savaşın insanlara katacağı iyi bir şey olabilir mi? Düşündüm sadece savaş üzerine yazılmış kitaplar geldi aklıma diğerleri olmasa da olur. Savaşın tüm vahşiliğini tüm korkunçluğunu anlatan kitaplar olmalı ki insanlar ders alsın ve sebep olanlar utansın, yerin dibine girsin, insanlıklarını sorgulasın!
Bu kitap için Yaşar Kemal
Öz ablam ya
Erkeklerin ezildiği örselendiği yerden yere vurulduğu ikircikli bu kokuşmuş dünyada bizi savunmasının haklı gururunu yaşıyorum.
Ne desem bilmiyorum hâlâ doğruları konuşan bir kadının olması beni ağlattı. Kendiside bu şekilde sonsuz saygımı kazandı. Nasıl bir saygı? Şöyleki.. herhangi bir kadın şairden bahsederken iyi ise iyi kötü ise
KUDÜS FATİHİ HAZRETİ ÖMER (ranh):
Kudüs’ün ilk fatihi Hazreti Ömer efendimiz'in(r.a.) Şehid Edilmesinin
(H. 23. Yıl Zilhicce Sonu / M. 644 Kasım Başları ) vefat yıldönümü.
Kudüs-ü Şerif 638 yılında İslam orduları tarafından kuşatıldı.
Yenileceklerini anlayan Hristiyanlar barış talebinde bulundularve şehri bizzat Hz Ömer efendimizin teslim almasını istediler.
Şartı kabul eden Hz. Ömer, her üç semavi din tarafından kutsal olan Kudüs'e görkemli bir merasimle değil, tevazu ile girdi.
İlk olarak Mescid-i Aksa'yı ziyaret edip Hz. Davud'un mihrabında dua etti.
Hz. Peygamber'in vefatından sonra bir daha ezan okumayan Bilal-i Habeşi'yi çağırarak Mescid-i Aksa’da ezan okuması ricasında bulundu.
Bilal-i Habeşi, Halifenin hatrı ve Kudüs'ün fethi dolayısıyla bu emri bir defaya mahsus olarak yerine getirdi.
Mescid-i Aksa’da Hazreti Peygamberin müezzini Bilal-i Habeşi efendimiz tarafından okunan ilk ezan, Halifeyi ve tüm sahabeleri ağlattı.
Hz. Ömer efendimiz Mescid-i Aksa'da cuma namazı kıldıktan sonra biri bütün Kudüslülere ve biri de Hristiyanlara olmak üzere iki ferman verdi.
Kudüs'ün ardından Filistin'in sahil şehirleri başta olmak üzere diğer yerleşim yerleri de feth edildi.
Bugün de Kudüs ve tüm Filistin işgal ve zulüm altında.
Kudüs,yeniden Ömer’ini bekliyor.
Ve onların ordularındaki imanlı askerler gibi inanmış askerlerini bekliyor.
Rabbim bizlere de bu CUMA günü hürmetine işgal ve zulmün bittiği tekrar İslam'ın sancağının Mescid-i Aksa'da sallandığı o günleri göster. Amin.🌼🌙📿🇵🇸🗡️
Çocuk olmak ne güzel şey..Etrafı tarafından anlaşılan bir çocuk olmak daha da güzel..Fakir bir ailede büyüyen yaramaz bir çocuğun hikayesi Şeker Portakalı..Zeze yeni taşındıkları evdeki şeker portakalı ile arkadaş olduğu için de kitabın adı bu..5 yaşında kendi kendine okuma yazmayı ögrenmis ve okula yazdırılmış..Ögretmeni mutlu olsun diye çicek götüren, yiyeceğini arkadaşıyla bölüşen, iyi yürekli,zeki bir çocuk aslında..Hem yaptığı yaramazlıklarla okuyucuyu güldürüyor hem yaşadığı talihsizliklerle hüzne boğuyor..Büyüyünce papyonlu bir şair olmak istiyor ve işte büyüyüp bu kitabı yazıyor..Okurken kitabın sonunda aglayacağım aklıma gelmezdi..Ağlattı kerata..Sanki o hepimizin çocukluğu,tavsiye ederim..
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · E Yayınları · 1975231.4k okunma