Önce tutup taşa çaldın, târümar ettin beni,
Sonra yeni bir kimyayla berhudar ettin beni
Gönül toprağım hacizli, mevsimse kurak gidiyor,
Karar vermekten âcizim, bikarar ettin beni.
Umut önde giden at'tı, tırnağına bir mıh battı,
Bir güldürdü, bir ağlattı; vurgun bir şar ettin beni
Aynalarda-rüyâlarda sıdk ile izini sürdüm,
Neye baksam seni gördüm, aşka mazhar ettin beni.
Duvak takan gelin gibi, buluta giren ay gibi
Ben kendimi sakladıkça sen hep izhar ettin beni.
Şeklim şemâilim senden; hoşgörüm, celâlim senden,
Neş'em ve melâlim senden; harf harf iş'ar ettin beni.
Yaşamak
KİTAP ÖNERİSİDİR! 📚1 günde bitti🤯 O kadar sürükleyiciydi ve yer yer ağlattı ki, resmen okurken BU KADAR DA OLMAZ AMK diye bağırdığım yerler oldu. Bahtsız bedevi Fugui’nin hayat hikayesi, son zamanlarda okuduğum en sürükleyici roman sanırım. Yer yer üzse de aşıladığı umut da az değil doğrusu. Her şeye rağmen yaşamaya devam eden bu bedbaht adamı okuyun okutturun. #yaşamak #yuhua #neokudum #kitapönerisi
Baştan sona kadar duygu fırtınası yaşatan muhteşem bir kitap. Başta gülmeden okuduğum tek sayfa yokken sonunda ise bunun zerresini bulamadım. Çok ağlattı.. Kitabın ortalarında sonunu tahmin edip, öyle değildir umuduyla devam ettim okumaya. Hem ne olacağını merak edip hem hiç bitmesin istedim. Mahalledeki oyun alanları olan arsayı korumak için ellerinden geleni, hatta daha fazlasını yapan pal sokağı çocuklarının her birine ayrı ayrı hayran oldum ama o ufaklık Nemeçek yaptıklarıyla, kişiliğiyle diğer hiçbiriyle kıyaslanamaz bir karakterdi. Macun derneği üyeleri, derneklerine ve kurallarına olan bağlılıklarıyla saygıyı hak ediyorlardı. Kötü karakterleri bile sempatik olan bu hikayenin bu kadar dramatik bitmesi "gerek var mıydı bu kadar hüzünlü olmasına" dedirtti. Mutlaka okuyun, böylesine güzel bir kitabı okumadan ölmeyin..Bir de Hani derler ya ''Adama bak hayatı roman gibi'' ben ise pal sokağı çocuklarını okurken , yazarın tüm bunları yazmadan evvel olayları gözleyen gözlerine sahip olmak isterdim, her nedense. Bir yetişkin günlük yaşantısında bir çocuğu görüp düşünebilir kuşkusuz '' Alt tarafı bir ufaklık. Benim yaşadıklarım kadar şahane ve olası dışı ne yaşamış olabilir ki? '' Tabi bunu düşünmek bile büyük bir hata doğrusu. Küçük dünyaların içinde öylesine büyük sarmaşıklar yayılmış ki sadece güneşi engellemişiz, gölge yapıyoruz bazen. Tabi buna farkına varmamız ancak romanda ki kızgın öğretmenle gün yüzüne çıkıyor. Kesinlikle çocukların dünyasında ki ciddiyetini anlamak için de okunması gereken bir yapıt.
Oldukça akıcı ve tatlı bir romandı. Sonunda ağlattı bi de insafsız! Oldukça uzun süredir elimde tutup ötelemem saçma olmuş. Siz bir çırpıda Talat ve Fitnat'ın aşkına şahit olun efendim ️:)
Kadının gözleri kışın rengini almıştı. Yeşilin değil, mavinin tonları arasında boğulmuş gibiydi. Bir inci tanesi kadar saf ve berraktı. İçleri acıyla doluydu ve bu, Yavuz'un eseriydi.
Nihayet onu paramparça etmeyi, kırmayı başarmıştı.
Yavuz düşüncelerine bir son vererek Sevda' ya doğru uzandı. Sevda hıçkırarak başını iki yana sallarken,
"Onları yakma," diye yalvardı.
"Yakma Yavuz, yalvarırım yakma..."
Ardından acıdan bayıldı.
Bahtiyar’ı Kim Ağlattı? kitabının yorumu ile geldim
Nisan ayının bir diğer kitabı ile sizlerleyim. 2023 yılı basımlı 127 sayfadan oluşan öykü kitabı.
ওKitabımız dört hikayeden oluşuyor bunlar; Affet Beni, Bahtiyar'ı Kim Ağlattı?, Çakı Gibi!, Mecbur. Mecbur ve Bahtiyar'ı Kim Ağlattı? hikayeleri beni
Bu kitabı okumayan varsa okusun, okuyanlar da başkasına okutsun. :)
Tek kelimeyle harika bir kitap...
Sürükleyici, akıcı, sizi içine çeken.
Söke Anneleri kitap okuma grubunda Mart ayı okumaya karar verilmişti. Okuyup, bu toplantıda yorumlamak ve diğer kişilerin yorumunu dinlemek için okudum. Bu toplantıya ikinci kez katılışım olacaktı.
1. Kitaba göre Murathan ve Gökçen in aşkını okumamız çok güzeldi. Pamuk ve Kepcük yine çok güzel ve çok özeldi. Bol bol ağlattı. Güzel bir devam kitabıydı.
Gelelim benim yorumuma muhteşem bir kitap okudum kesinlikle beklentimin çok üstünde idi iyiki okumuşum kitabın içeriği beni çok defalar üzdü yer yer ağlattı. Bir o kadarda gurur duydum Nevzat başkomiser in başarı bilgeliği üstün zekası katil zanlısı son derece şaşırttı beni beklemediğim kişi çıkması . Ayrıca taciz tecavüz ve organ nakli konuları gerçekten Türkiye'nin kanayan bir yarası olduğunu bir kez daha derinden yaşadım. Mutlaka okuyun derim kitapla kalın
‘’ Hayatta doldurulamayacak boşluk yoktur elbette ama doldurulması en zor olan boşluk, insanlıktır. ‘’ diyor Erhan Bey. Ve bu söze yakışır biçimde, dört farklı öyküde insanlığı anlatıyor…
İlk hikayede, eski neslin ve tabuların esiri olan bir gencin hayatını okuyoruz. Ailesine destek olan genç, sadece bir kez ailesinden onun kararına saygı
Gerçekten beş, yalancıktan altı yaşındaki bir "bızdık" çocuğun böyle ağlatacağını tahmin etmezdim. Bu kadar akıllı bir çocuk ancak bu kadar ezilebilir, ancak bu kadar kıymeti bilinmezdi. Zezé fakir ailenin kalabalıklığı içinde hor görülen masum bir çocuktur. Ailesi yaptığı yaramazlıktan sonra onu şeytanın çocuğu ilan eder. Sokaktaki insanlar, mahalledeki herkes onun yaramazlığından muzdariptir. Çocuk aklıyla yaptığı kimi zaman masum, kimi zaman yaramaz şeyler dayak yemesine sebeptir. Kullandığı çok güzel bir terim var: "bir kere şeytan dürttü mü..." Yeni taşındıkları ev hayatını etkileyecek olaylara gebedir.
Eve ilk geldiklerinde kendi payına ağaçlardan 'şeker portakalı' ağacı düşer. Önce üzülür ama sonra onun konuşabildiğini fark eder. En iyi dostu bu fidan iken okula başlayan Zezé beni öğretmeniyle olan konuşmasında ağlattı. Zezé'nin dünyasını ondan iyi anlatan olamaz. Ama şeker portakalından sonra edindiği dost Portekizli adam şüphesiz Zezé ike aynı duyguları hissetmeme neden oldu. Kitabın sonunda çok ağlamıştım hiç aklımdan çıkmıyor. Aklımda da hep bi soru dolaşıyor. Acaba Zezé' nin küçük yaşta hayal ettiği şeyi Portekizli mi yaptı?
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,4bin okunma