Önce ekmek gelir, ardından ahlak! BERTOLT BRECHT (1898-1956) (Üç Kuruşluk Opera , çev. Yücel Erten, Agora Kitaplığı, 2013, s. 332.)
Sayfa 189 - Can Yayınları.
Ben bir ara bu garip gurup yayınevlerinden basılan ilginç kitapların çekiciliği üzerine upuzun bir yazı yazmıştım. Tabii sonra elim çarptığı için yanlışlıkla silmiş bulunmuştum. Gönderinin büyük bir kısmında da Ketebe Yayınları'nı taşlıyordum. (Çeviri + editör problemleri vardı.) (Bütün güzelim kitapları mundar ettiler.) Osman Akınhay'ın (Agora Kitaplığı) sıfır Fransızca ile Milan Kundera biyografisini çevirip bununla da gurur duyduğu bir dönem vardı. Oradan patladı bu iş. Adam alenen Google Translate kullanarak hallettim demişti. Bu da o misal. Utancımdan bütün yazıyı okuyamadım bile, gözüme çarpan iki üç satırdan sonra telefonu fırlattım yatağa. BİR DE SAVUNMUŞLAR KENDİLERİNİ YA, AKLIM HAYALİM ALMIYOR. Madem düzgün çevirmene verecek paran yok, girmeyeydin sektöre.
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
Beğenerek okuduğum kitaplardan biri oldu. Zaten Agora Kitaplığı böyle güzel meyve vermiştir hep. Detaylı bir incelemeyi hak etse de buna muktedir olduğumu sanmıyorum. Sevdiğim yazarın da dediği gibi, "ve ayna çatladı." Aslında ortada bir ayna yok, erilliğin sanrısal narsistik pozu mevcuttu. Yıkıldı, yıkılıyor, yıkılacak. Ama feminist film teorisindeki ufak da olsa bulunan heteroseksüel tarafgirliğe, yine teorik ekseriyetinde auter ve/veya yapısökümcü yaklaşımla nahif ve fakat yıkıcı bir darbe de inmiyor değil sayın yazarın güçlü kaleminden. Üçüncül dönemin kabul gören kuşağında, kadın hareketinin nağmesi elbette sinemaya da yansıyor. Feminist sinema, kabaca falliğin pek umrumda olmayan ve de sıkıcı iktidarını da irdeliyor. Ancak yazar sadece derinlemesine kadın meselesini irdelemiyor, ayrıca bunun ırksal boyutuna da kamerasını çeviriyor. Benim sinematografik sancıma ne yazık ki o da merhem olmuyor. Dilerdim ki, sinematografik uzamı daha kuvvetli eserlere yersin ama seçtiği eserlerin de pek âlâ eserler olduğunu söylemek yerinde olur. Ve ayrıca yazarın kitabında değindiği ressam filmi pek sevdiğim filmlerden(adını okuyunca bulursunuz), orada ressamın nü çizimleri, ve çizim esnasında modelin rızayen teşhire kendini açması, bu kısımlarda söylediklerine ben de birebir katılıyorum. Bu ülkede nü çizmek ya sapıklık ya da kadına karşı bir hareket olarak algılanıyor bazen, bu sıkıcı algının kırılacağı zamanı görür müyüm hiç bilmiyorum ama umarım fazla uzamaz o süreç. Ve umarım daha iyicil, daha dişil ve daha insani yeni uyanışlar olur yeni film açılışlarında.
Feminist Sinema ve Film Teorisi
Feminist Sinema ve Film TeorisiAnneke Smelik · Agora Kitaplığı · 20087 okunma
Selîm Temo, di Antolojiya Helbesta Kurdî de dîrokên jiyana Baba Rax Hemezanî wek sedsalên 8. û 9. dide û helbesteke wî parvedike. Li gor agahîyên Temo, Ev helbest li ser serhildana Mîr Caferê Kurd
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.