enteresan
İnsan ne kadar uyanık kalabilir? Bunun deneyle ispatlanmış cevabı 264 saat, yani yaklaşık 11 gündür. Randy Gardner isimli 17 yaşındaki bir lise öğrencisi 1965 yılında, bir bilim fuarında bu kadar süre uyanık kalarak rekor kırmıştır. Dikkatli gözlem altında yapılan diğer deneylerde insanların 8 ila 10 gün uyumadan durabildikleri ve bu sürede
Sayfa 104 - AykırıKitabı okudu
Ya şu pasaj ne muhteşemdir... Harikasın...
Artık yalnız kalacağıma göre, kimse artık benim yüksek sesle ya da içimden düşündüğümü bilemeyeceğine göre, bundan sonra her şey bana nasıl geliyorsa öyleydi. Yüksek sesle de düşünürdüm; istediğim kadar korkar, istediğim kadar ölürdüm. Evet, büyük şehirlerde doğ­du, yirmi sekiz yaşına kadar çeşitli üniversitelerde (yalan) eğitim gördü, çeşitli işlere girdi, aldığı bir mektubu yaktı ve bunun üzerine öldü. Hayır, iyi bir eğitim görmedi, fakat bazı eserler okudu, her şeyi daha iyi anlamak için Latince öğ­renmek üzere masaya yaklaşarak kitabı... hayır, tam bu sı­rada, mutfaktaki lekenin aklına gelmesi üzerine ... hayır, Latince öğrenemeyeceğini anlayınca, durumun çıkmaza girdi­ğini görünce masadan kalktı ve öldü. Hayır, leke yüzünden ölmedi... Bir söylentiye göre, sol tarafına saptanan bir ağrı yüzünden hayata gözlerini yumdu. Hayır, bazı eserler okumadı, sadece bazı yazarların adlarını öğrendi, ağrıdan sonra hayata tekrar gözlerini açtığı zaman kendini bahçede buldu (doğru), okuyamadığı kitapların çeşitli sayfalarını inceledi, bir süre bahçede dolaştı, bir süre kendinden nefret etti, bu arada çeşitli düşüncelere kapıldı. (Allah bilir nelere?) Bahçe kapısında (beş dakika), otların arasında (on iki dakika) ve duvarın yanında (ne kadar?) bulundu. 'Allah Kahretsin' adlı denemesini yazmak üzere hazırlıklara giriştiği bir sırada ömrü yetmedi, vasiyeti üzerine mutfaktaki lekeli taşın (gerçekten Allah kahretsin) altına gömüldü (düşey olarak). Evet, bugün yeter bana bu kadar ölmek, diye düşündüm gizli bir sevinçle. Ben size gösteririm.
Sayfa 53 - İletişim
Reklam
STRES YÖNETİMİ Profesör öğrencilerine “stres yönetimi” konusunda ders veriyordu... Su dolu bir bardağı kaldırıp öğrencilerine sordu; “Sizce bu su dolu bardağın ağırlığı ne kadardır?” Cevaplar, 200 ile 400 gr arasında değişti. Bunun üzerine profesör şöyle dedi: “Gerçek ağırlık fark etmez. Fakat durum, bardağı elinizde ne kadar süreyle tuttuğunuza göre değişir. Eğer bir dakikalığına tutarsam sorun yok, bir saatliğine tutarsam sağ kolumda bir ağrı oluşacaktır. Eğer bir gün boyunca tutarsam ambulans çağırmak zorunda kalırsınız. Ağırlık aslında aynıdır ama ne kadar uzun tutarsanız size o kadar ağır gelir.” Eğer sıkıntıları her zaman taşırsak er ya da geç taşıyamaz duruma geliriz. Yükler gittikçe artarak daha ağır gelmeye başlar. Yapmamız gereken bardağı yere bırakıp bir süre dinlenmek ve daha sonra tutup tekrar kaldırmaktır. Yükümüzü ara sıra bırakmalı, dinlenip tazelendikten sonra tekrar yolumuza devam etmeliyiz. İşten eve döndüğünüzde iş sıkıntınızı dışarıda bırakın. Nasıl olsa yarın tekrar alıp taşıyabilirsiniz.
"ağladığını duydum; sürekli su bulanıyordu. yağmur kuşkusu denilen bir hastalığa sahibim, kente yayılmasından korkuyorum. kirpiklerimin arasında dinamitler patlıyor, fısıldıyor gürültü; şiirler korkaktır. kendim için yemin ettiğim sır neydi? topuk sesim odaya girişim avcumun göğsümün üzerine yerleşmesi bir önceki ânın kayboluşu"
Sayfa 60 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Nemrut'un Ölümü
Bunun üzerine Tanrı, Nemrut'a bir melek gönderdi ve dedi ki: "Tanrı sana diyor ki bana Tanrı de ki seni padişahlığına bırakayım." Nemrut dedi ki: "Benden başka Tanrı var mı?" Nemrut boyun eğmedi, üç güne değin askerini topladı. Sonra o meleğe Tanrı buyurdu, bunların üzerine kapı açtı sivrisinekten, o gün güneş doğdu ve bunlar sinek çokluğundan güneşi göremediler. Sivrisinek o halkın etlerini yedi ve kanlarını içti, öyle ki kemikleri kaldı, Nemrut'a bir şey olmadı. Bunun üzerine Tanrı bir sinek gönderdi, onun burnundan girdi ve beynine ulaştı, dört yüz yıl tamam durdu, öyle ki başını çekiçler ile döğdürürdü. Dört yüz yıl ağrı verdi. Tanrı dört yüz yıl ona azap verdi. Sonra o böcek onun beynini dahi yedi ve öldürdü.
Sayfa 52 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
. Bence insanlar acıdan, kötü yazgıdan söz ederken durumu hep abartıyorlar. Sanki bu konuyu abartmak görgü kurallarından biri. Oysa ağrıya karşı anastezi ya da düşüncelerin ateşli tez canlılığı ya da dingin bir duruş ya da iyi ya da kötü anılar, amaçlar, umutlar; anestezi ile aynı etkiyi yapan çeşit çeşit gurur, türlü türlü duygudaşlık gibi sayısız ağrı kesici var. Üstelik acının en üst düzeyinde kişi otomatik olarak bilincini yitirir. Acılığımızın üzerine tatlılığımızı damlatmayı çok iyi biliyoruz.- özellikle de ruh acılığımızın. .
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
305 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.