-Ağustos Çıkmazı-
Beni koyup koyup gitme Ne olursun Durduğun yerde dur Kendini martılarla bir tutma Senin kanatların yok Düşersin yorulursun Beni koyup koyup gitme Ne olursun
Ağustos Çıkmazı
beni koyup koyup gitme ne olursun durduğun yerde dur kendini martılarla bir tutma senin kanatların yok düşersin yorulursun beni koyup koyup gitme ne olursun
Reklam
184 syf.
·
Not rated
Dostoyevski “Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık.” der ve Rus edebiyat geleneğini takip ettiğini işaret eder. Bence modern edebiyatçılar da, Kafka’nın böceğinden fazlaca etkilenmiştir. Edebiyatçılar; yabancılaşmayı, dönüşümü, yalnızlığı, çıkmazı bu usta yazardan öğrenmişlerdir. “Kumların Kadını”nı okuyunca bir kez daha bunu düşündüm. “Bir ağustos günü bir adam ortadan kayboldu. Bir tatil gününde buharlı trenle yarım günlük mesafedeki sahile doğru yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı…” Hikâye, kitap arkasında yazan bu olayla başlıyor. Sonrasında adamın kumla imtihanı, varoluşsal bir çizgide ilerliyor. Kahramanın çabası, bana “Körlük” romanındaki karantinaya giren insanların pislikten arınma mücadelesini hatırlattı. Anlatıdaki çiçeğin, böceğin, örümceğin “mantıksız zinası” da etkileyiciydi. Henüz Japon edebiyatı ile tanışmadıysanız bu eser sizin için iyi bir başlangıç olacaktır. Kitapla kalın.
Kumların Kadını
Kumların KadınıKobo Abe · Monokl Yayınları · 20172,146 okunma
272 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Ortadoğu'da Kanlı Bahar
2019'un ağustos ayında Ortadoğu'da 'Kanlı Bahar' hala devam ediyor. Amerika'nın kendi çıkarları doğrultusunda bu coğrafyayı kana bulamasının resmi adı 'Arap Baharı' olsa da gerçekleşen Kanlı Bahardır. 2011'de başlayan bu yıkım, yok etme, sürgün, katliamlar tüm hızıyla devam ediyor. Suriye'yi işgal etme harekatı üzerinden 8 yıl geçti. Kitabın
Ortadoğu'da Kanlı Bahar
Ortadoğu'da Kanlı BaharHüsnü Mahalli · Destek Yayınları · 201291 okunma
Bilmiyoruz ekmeğe kimin adıyla başlayacağız Bilmiyorum uyusam bir daha uyanır mıyım? Bilmiyorsunuz bunlar daha iyi günlerimiz! Biliyor musunuz bu çiçekler hep yapma Biliyorsunuz görünmez bulutlar içimize girer ve çıkmaz Biliyorum başımı bekleyen yastık esasında beklemiyor Bilmiyorlar yapma çiçekler yalnız çaresizlikle sulanır Bilseler başımızı bekleyen yastıklar bizi yavaş yavaş öldürecek Kimseler uyumazlar! Ali Lidar
Işık, kendisine nazır olmak, görünmek isteyene varlığını hatırlatmanın bir yolunu mutlaka bulur. Bir “çatlak” içerisinden içeri girdiğinde, şahsi bir masal şekillenmeye başlar. Işığın kendi halinde görünmesi, gündelik dünyada vuzuh bulmuş olanı daha da aydınlık yapmaz. Tersine kenarlarını belirsiz kılar; görüneni karartır. Kendi aydınlık âlemini resimlemek üzere, mevcut çizgileri ilga eder. Işık, üzerine düştüğü şeyleri “bal gibi eritir, kendi cevherine benzetir” (2014: 33). Işıklanma ve gölgelenmeyle, sarahat ve müphem olan beraberce gelir. Işığın geldiği kaynak da çok farklı olabilir; tabiattan, hatıralardan, musiki eserlerinden, sevilen kadından veya bizzat ruh hâlinin kendi neşesinden neşet edebilir. Aydınlanma, her zaman neşeli ruh hâllerine neden olmayabilir. Ama her koşulda, talih şuurunu beraberinde getirir; bir tragedyada gibi, sahici olan bu sırada yaratılır veya açıklık kazanır; çıkışsız bir yolun işareti şeklinde de olsa. Örneğin Mümtaz, böyle bir ışıklanmanın ardından, “büyük mânasıyla kader” le karşılaşmış” gibi olur. Nuran'la ayrılıkları bir zorunluluk gibi ortaya çıkar. “Işığı” kaynaştığı derinlikten” yüzeye çıkması, çizgileri belirli gündelik âlemi yeniden şekil almaya zorlar.
Sayfa 1188 - Özgür TaburoğluKitabı okudu
Reklam
669 öğeden 411 ile 420 arasındakiler gösteriliyor.