Ya bu adamın nasıl bir tahlil etme gücü var. İnsanın çelişkilerle dolu yapısını öyle bir anlatıyor ki akıllara zarar. Resmen ağzı açık kalıyor insanın.
Bazen anlatılarda karakterlerin düştüğü tereddütlü durumlar size kafayı yedirtse de bunun bazı zamanlar gerçekten böyle olabileceği gerçeğini hatırlayınca hak veriyorsunuz Safa'ya.
Tereddütlerin
Bebek gibi sevip, düşman gibi s*kmek diye bir şey varsa bunun karşısına eşittir Rhys Larsen ismini yazarım direkt.
Yavrum, çocuğum bu ne enerji, bu ne hiddet bu ne celal! Maşallahı vardı kendisinin.
Yani ağzı bozukluk ve sert seks iyi güzel de bu yazar bazı yerlerde bence aşırıya kaçıyor. Bunu ilk kitapta hissetmiştim. Hem bu yüzden hem de yine biraz fazla gereksiz uzun bulduğum kısımlar olduğundan bir puancık düştüm.
Fakat başından sonuna kadar hiç sıkılmadan ve keyifle okudum. Çiftin ilişkilerinin adım adım gelişmesi hoşuma gitti. Yine de hala en çok 4.kitabı merak ediyorum. Stella ilk kitaptan beri gizemli benim gözümde. Ayrıca Christian da büyük merak konusu.
Neyse ben çok severek okudum.
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
sor gücün sormaya yetiyorsa
Siyaset halk için, ülke için yapılmıyordu. Belli bir azınlığın çıkar çatışmasının ağzı bozukluk ve yalancılık arenasıydı. Halk kendini yönetecek doğru insanları seçemediği sürece gerginlik, korku ve umutsuzluğun önüne geçilemeyeceği görüşü yaygındı ama yönetimin halkın iradesine bırakılmış olduğu savı tatlı bir yalandı. Siyaseti, ekonomiyi, iş hayatını, alttan alta yönlendiren iç ve dış uzantılar, yasadışı sayılacak işbirliklerinden oluşan görünmez bir çıkar ağı vardı. Sistem bunun üzerine oturmuştu ve tekleyip duruyordu.
#spoiler #
"Fena" biraz Amerikan sapığı az biraz Dövüş kulübü ayarında ilerleyen bir sistem sorgucusu roman :) son iki aydır okuduğum saçma kitapların arasından sıyrılarak kütüphanede kalmaya hak kazanmış bir kaos curcunası ..bazı kitaplar ve filmler vardır ya çok seversiniz yada nefret edersiniz bu kitabı da o kategoriye sokabiliriz, her okuyucunun sevebilecegi bir anlatım değil bol şiddet unsurları barındıran ,yozluk, ağzı bozukluk ve tam bir çöküş yaşayan insan sifatindaki üst kademe "star" camiasının ,markalar içinde boğulmuş, paketlenmis janjanli kadınlar, kimin ne olduğu belli olmayan erkek musvetteleri ,ego kurbanı baş karakterimiz meşhur ressam (ki resimler igrenc) ..daha sonrasında aynı dünyaya savaş açan aynı sıfatlar. .:)
Bir anlamda markalasmanın ihtiyaç olduğunu zanneden anlık dünyada birilerini asmak ,kesmek ,parçalamak insanligimizi geri getirebilir mi ? Hiç sanmıyorum bir şey icat edilmişse.edilmiştir ve bunun geri dönüşü yoktur :) hepimiz yanacağız dünyevi gunahlarimiz sebebiyle :)
keyifli okumalar
NOT:Bana güvenip kitabı okumayın :)
Şaşkınlıktan donakaldığımı belirtmem, en azından dostlarım açısından, gereksiz kaçar. Küfürler ve her türlü ağzı bozukluk bana her zaman itici gelmişti.
Bir insanın güzelliği de buna benzer, insan ilişkileri de... Bir bakarsınız kaşı güzel, gözü güzel, ağzı, burnu güzel... Ama size çirkin geliyor... Kompozisyonda bir bozukluk vardır... Bir bakarsınız, ne kaşı güzel, ne gözü, ne ağzı, ne burnu... Ama kompozisyon orantılıdır. Güzellikte esas olan, orantıyı tutturmaktır. Elbette fiziki güzellikte, bizim elimizde olan bir şey yoktur... Doğuştan gelen bu güzelliği ya da çirkinliği taşımak ise, zekâ ve espri ister... Espri, bir kadının ya da erkeğin zekâsını gösterir.