open.spotify.com/track/2lk5xJD6d...
Bin kere yaptın, bi' daha yaparsın
Sağına bakar ama soluna kanarsın
Ağlarsın ama bi' yalansın
Kendin için sevdiklerini bile yakarsın
A-a-a-a-ah, sardım, yaktım
Bi' dumanı aldım, gözler mor; bi' varken bi' yok
A-a-a-a-ah, kaybettim kontrol
Artık saygım yok, sana mı ol'cak kaybım?
"O güne dek yazdığım tüm şiirleri yaktım."
Ah! Kalbime bir hançer saplanmıştı sanki. Saklamaya çalıştım ama gözünden kaçmadı.
"Bunu duyunca irkildin."
"Yazdığın tüm şiirleri yakmak! Ne acı, ne korkunç bir düşünce! Kendine böyle bir eziyeti reva görmen!"
Bugün çok erken bir saatte sıçrayarak uyandım ve kederler içinde, boğazımda anlaşılmaz bir tiksintiyle hemen yataktan fırladım. Bir düş değildi buna sebep; herhangi bir gerçeklik de yol açmış olamazdı. Belli bir şeyden kaynaklandığı açık olan, kusursuz, mutlak bir tiksintiydi bu. Ruhumun en derinindeki karanlıklarda, gözle görülmez, bilinmez
Ah, gene kendimi büyütmek alışkanlığını kullanıyorum galiba şu anda. Bilinen bilinecek. Bu bilinmesi gereken ben dahi olsam bundan bana çıkacak ne pay vardır? Evet, doğdum, büyüdüm, haykırdım; sesimin uzaklara ulaştığını gördüm; sesim sert kayaları bile etkiledi; öylesine etkiledi ki, onlar o sesleri geri çevirmeyi uygun buldular. Ağladım, güldüm, gözyaşlarımla çok tren camı ıslattım; çok mektup yazdım ve yaktım; çok kez dolaştım yapay bir kentin caddelerinde birini arayarak. Yıllarca arayarak. Ve kimsenin inanamayacağı kadar arayarak.
“Onu göreceğim! Ve o an bütün gün yapmak istediğim başka bir şey gelmiyor aklıma. Her şey, her şey bu ümitle iç içe geçiyor.”
Kitabın başlarına aşık oldummm. Werther’in insanlık, toplum, sevgi, yaşam, hüzün anlamında dile getirdikleri... Muhteşemmmm. Bu yüzdendir ki kısa bir kitap olmasına rağmen bu kitapla alakalı bir milyon alıntı paylaştım.
Yavaşça defterin yapraklarını karıştırdım. İçimde mukavemet edilmez bir merakın gitgide büyüdüğünü hissediyordum. Tek çizgili sahifelerde, iri ve intizamsız harfler, gayet acele yazıldığı belli satırlar vardı. İlk sahifeye bir göz attım, serlevha filan yoktu. Sağ tarafta 20 Haziran 1933 tarihi ve hemen bunun altında şu satırlar vardı:
-Dün
Eman Eman bu nasıl acıdır girişiyle ağıt yakmak istiyorum
Gönülleri hem dağlayan hem çalan
Gençliğimi nara yaktım
Munzurun ya da kardeş nehir Fırat'ın kıyısında sırt üstü yatmış
Nehirin çağlayan sesinden
Kendi albümünü çıkarmış
sezgisiyle gökyüzünün zerafeti ile uykuya dalmak isterdim
Bir ömür boyu bahtiyar olabilirdim
Yiğit eşkiyaları misafirim ederdim
Munzurun saf suyundan çay ikram ederdim eşkiyalara
Eşkiyalardan haraç olarak cesaret alırdım
Ah düşünde bile beni bahtiyarlığa uğratan düşüm.
Beni esirliğine al.
Sakın ola beni özgürlüğünü yitirmiş şehirlere takas etmeyesin.
(Boran Deniz)