Yaşamak artık beni yoruyor, önemli bir olay yaşamadan sadece yaşamak bile yordu beni. İnsanlarla birlikte olmak onların sözlerine cevap vermek nasılsınız demek içeri girerken merhaba ayrılırken hoşça kalın gene görüşürüz demek konuşmaları izlemek ne demek istedi acaba söylediğimi anladı mı yanlış bir şey mi yaptım acaba söylediğini anladım mı o kadar çok insan var ki o kadar çok olay birden oluyor ki birini izlemek isterken başkasını kaçırıyorum birini duyarken ötekini görmüyorum yetişemiyorum kan ter içinde kaldım sigaramı yakarken kahvemi içerken kapının açıldığını görmedim biri daha mı geldi bir şey daha mı oldu ipin ucunu kaçırdım tek bir şeyi bile izlemeyi beceremedim kapıdan çıkmayı düşünürken pencereyi kapatmayı unuttum size gülümseyeyim derken onun elini sıkmak gerektiğini görmedim.
Sayfa 519
"O zaman bir yıl," dedim. "Bu benim sınırım." "En azından iki yıl ver." "Hiç şansın yok. On dokuzum da yaparım ama kesinlikle yirmiye kadar dayanamam. Eğer sonsuza kadar geç olacaksan, ben de olacağım." Bir dakika kadar düşündü. "Tamam. Zaman sınırlarını unut. Eğer benim seni değiştirmemi istiyorsan, o zaman tek bir şartı yerine getirmen yeterli." "Şart mı? Ne şartı?" Gözleri dikkatliydi ve yavaşça konuştu. "Önce benimle evlen." Ona baktım, bekliyordum... "Evet. Can alıcı nokta ne?" İçini çekti. "Egomu zedeliyorsun, Bella. Sana evlenme teklifi ettim, bunun şaka olduğunu mu düşünüyorsun?" "Edward lütfen ciddi ol." "Ben yüzde yüz ciddiyim." Bana bakan yüzünde şaka yapar gibi bir hal yoktu. "Ah hadi, daha sadece on sekiz yaşındayım." "Tamam, ben de yaklaşık olarak yüz on yaşımdayım. Artık kendime çeki düzen verme vaktim geldi."
Reklam
Umutsuzluğa Mektup
Son umudum sende anlıyor musun ? Uzun yıllardır görüşmüyoruz ama kalbimin en derinliklerinde hep sen vardın Füsun. Belki geç gelen bir itiraf ama bunca yılımı sana daha fazla zarar vermemek için böylesine suskun, böylesine perişan geçirdim. Senden hiç bir şey istemedim ya da isteyemedim bugüne kadar, başka çarem kalmadı beni anlayabilir misin ?
Bu menkıbeyi her okuyuşumda kimyam bozulur... Okuyun!
Ebü'l-Leys Semerkandî hazretleri [kuddise sırruhû] anlatıyor: Bir defasında Bağdat'ın zenginleri Mekke'ye hacca gitmeye karar verdiler. Bağdat'ta fakir bir dokumacı vardı. O da hocaların Mekke'ye gideceğini duyunca kendi kendine şöyle dedi: "Ben de onlarla birlikte hacca giderim. Zenginlerin malı varsa,benim de
Malulen emekli sevdalar...
Sen değişmezsin ben iyileşemem... Birken iki etmek aynı olur mu? Dünyanın kastı sana değil, Doğanın dengesi bu. Bir adım bir nefes... Ben böyleyim sen öyle diyorsun; Kısa çözüm yolları, Ucu kopuk ip uçları.
Reklam
1,000 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.