Eman Eman bu nasıl acıdır girişiyle ağıt yakmak istiyorum
Gönülleri hem dağlayan hem çalan
Gençliğimi nara yaktım
Munzurun ya da kardeş nehir Fırat'ın kıyısında sırt üstü yatmış
Nehirin çağlayan sesinden
Kendi albümünü çıkarmış
sezgisiyle gökyüzünün zerafeti ile uykuya dalmak isterdim
Bir ömür boyu bahtiyar olabilirdim
Yiğit eşkiyaları misafirim ederdim
Munzurun saf suyundan çay ikram ederdim eşkiyalara
Eşkiyalardan haraç olarak cesaret alırdım
Ah düşünde bile beni bahtiyarlığa uğratan düşüm.
Beni esirliğine al.
Sakın ola beni özgürlüğünü yitirmiş şehirlere takas etmeyesin.
(Boran Deniz)
Yavaşça defterin yapraklarını karıştırdım. İçimde mukavemet edilmez bir merakın gitgide büyüdüğünü hissediyordum. Tek çizgili sahifelerde, iri ve intizamsız harfler, gayet acele yazıldığı belli satırlar vardı. İlk sahifeye bir göz attım, serlevha filan yoktu. Sağ tarafta 20 Haziran 1933 tarihi ve hemen bunun altında şu satırlar vardı:
-Dün
“Onu göreceğim! Ve o an bütün gün yapmak istediğim başka bir şey gelmiyor aklıma. Her şey, her şey bu ümitle iç içe geçiyor.”
Kitabın başlarına aşık oldummm. Werther’in insanlık, toplum, sevgi, yaşam, hüzün anlamında dile getirdikleri... Muhteşemmmm. Bu yüzdendir ki kısa bir kitap olmasına rağmen bu kitapla alakalı bir milyon alıntı paylaştım.