Yavaşça defterin yapraklarını karıştırdım. İçimde mukavemet edilmez bir merakın gitgide büyüdüğünü hissediyordum. Tek çizgili sahifelerde, iri ve intizamsız harfler, gayet acele yazıldığı belli satırlar vardı. İlk sahifeye bir göz attım, serlevha filan yoktu. Sağ tarafta 20 Haziran 1933 tarihi ve hemen bunun altında şu satırlar vardı:
-Dün
“Onu göreceğim! Ve o an bütün gün yapmak istediğim başka bir şey gelmiyor aklıma. Her şey, her şey bu ümitle iç içe geçiyor.”
Kitabın başlarına aşık oldummm. Werther’in insanlık, toplum, sevgi, yaşam, hüzün anlamında dile getirdikleri... Muhteşemmmm. Bu yüzdendir ki kısa bir kitap olmasına rağmen bu kitapla alakalı bir milyon alıntı paylaştım.
Ah, gene kendimi büyütmek alışkanlığını kullanıyorum galiba şu anda. Bilinen bilinecek. Bu bilinmesi gereken ben dahi olsam bundan bana çıkacak ne pay vardır? Evet, doğdum, büyüdüm, haykırdım; sesimin uzaklara ulaştığını gördüm; sesim sert kayaları bile etkiledi; öylesine etkiledi ki, onlar o sesleri geri çevirmeyi uygun buldular. Ağladım, güldüm, gözyaşlarımla çok tren camı ıslattım; çok mektup yazdım ve yaktım; çok kez dolaştım yapay bir kentin caddelerinde birini arayarak. Yıllarca arayarak. Ve kimsenin inanamayacağı kadar arayarak.