nerde kendini bilmez cocuklar,
bir sabah oylece cekip gittiler,
cinladi alki$lar kor sokaklarda,
yankisi kime kaldi?
deniz koydum adini,
kederi bende kaldi,
uzak koyler kurdum birbirine,
Bazı şairler vardır, kalemlerine öyle tutulursun ki senin için bir yaşam tarzı haline gelir dönüp dönüp onu okumak. Sanki hiç bitmeyeceği düşünülen sevdalar gibi bitmeyeceğini düşünürsün ondan okuyacağın dizelerin.
Geçtiğimiz günlerde kitap alışverişine çıkmıştım. Gözüm hemen şiir bölümüne gitti. Ve Tabii Şükrü Erbaş'lara.
open.spotify.com/track/2lk5xJD6d...
Bin kere yaptın, bi' daha yaparsın
Sağına bakar ama soluna kanarsın
Ağlarsın ama bi' yalansın
Kendin için sevdiklerini bile yakarsın
A-a-a-a-ah, sardım, yaktım
Bi' dumanı aldım, gözler mor; bi' varken bi' yok
A-a-a-a-ah, kaybettim kontrol
Artık saygım yok, sana mı ol'cak kaybım?
"O güne dek yazdığım tüm şiirleri yaktım."
Ah! Kalbime bir hançer saplanmıştı sanki. Saklamaya çalıştım ama gözünden kaçmadı.
"Bunu duyunca irkildin."
"Yazdığın tüm şiirleri yakmak! Ne acı, ne korkunç bir düşünce! Kendine böyle bir eziyeti reva görmen!"
Bugün çok erken bir saatte sıçrayarak uyandım ve kederler içinde, boğazımda anlaşılmaz bir tiksintiyle hemen yataktan fırladım. Bir düş değildi buna sebep; herhangi bir gerçeklik de yol açmış olamazdı. Belli bir şeyden kaynaklandığı açık olan, kusursuz, mutlak bir tiksintiydi bu. Ruhumun en derinindeki karanlıklarda, gözle görülmez, bilinmez
Ah, gene kendimi büyütmek alışkanlığını kullanıyorum galiba şu anda. Bilinen bilinecek. Bu bilinmesi gereken ben dahi olsam bundan bana çıkacak ne pay vardır? Evet, doğdum, büyüdüm, haykırdım; sesimin uzaklara ulaştığını gördüm; sesim sert kayaları bile etkiledi; öylesine etkiledi ki, onlar o sesleri geri çevirmeyi uygun buldular. Ağladım, güldüm, gözyaşlarımla çok tren camı ıslattım; çok mektup yazdım ve yaktım; çok kez dolaştım yapay bir kentin caddelerinde birini arayarak. Yıllarca arayarak. Ve kimsenin inanamayacağı kadar arayarak.