Ah bir bilsen, sınıfında ya da işyerinde arkadaş kabul ettiğin erkekler kendi aralarında sana dair neler konuşuyorlar. Eğer kuzu olsaydın kurtlardan uzak durur, kendini korurdun. Fakat ailen seni o masum halinle kurtlardan daha acımasız istismarcıların içine attı. Kurt kuzudan sadece etini ister, erkeklerse senden, seni anne yapan, yücelten, onurlandıran iffetini istiyorlar.
Kafede sohbet ettiğin, kulüpte kahve içtiğin, babana da, “sınıftan, işten arkadaş” diye tanıttığın her delikanlı en güzel, en çekici hallerinle seninle baş başa olmayı hayal eder. Sen belki işi, belki de dersi konuşurken o senin farklı farklı hallerini düşünür. Erkek erkeğe oturduklarında senden, bakışından, oturuşundan kime yâr oluşundan söz eder. Eğer bir duysan erkeklerin neler konuştuklarını, bir daha onların yüzüne bakmaya bile tahammül etmez, ortamlarına girmemeye yemin ederdin.
...Şiirlerimde yalnız senin sesin var
Senin şiirlerinde,biliyorum benim soluğum esiyor
Ah bir ateş ki cesareti yok
Ne unutuşa,ne korkuya dokunmaya...
Bir bilsen nasıl seviyorum şu an
O kuru dudaklarını,gül rengi!
"Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri...
Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs.
Sana bugün bir mektup yazdım:
En çok...
En çok güllerden söz ettim.
Saydam renksiz tutkun güllerden,
Bir gül olmak korkusundan...
Nedenini hatırlamıyorum ama ağladım.
‘Canım..’ diye başlanılıp,
Vazgeçilmiş bir sürü kağıt