Edebiyatı sevdiğim kadar türküleri de severim ve nasıl romanları okurken anlatılanı yaşarsam içimde, türküleri de dinlerken yaşarım. Ne der türküler bilir misiniz? Deli gönlüm der, sevda der, sıla der, hasret der, ölüm der ve ille de ayrılık der. O ayrılık ki dertlerin en çaresizi en onulmazı ve en kahpesi...
Bu romanda okuduğumuz da Mavi Tuna
Siz hiç soğudunuz mu saçlarınızdan?
Küstünüz mü aynalara mesela...
En son ne zaman gözlerinizle buluştu ruhunuz?
Dudağınızın solmuş rengini farketmişliğin acısını bilir misiniz?
Ya da uyumak için deli gibi gözleriniz kapansa da, o uykuya direndiniz mi hiç..
Kendinizle savaşır mısınız her saniye?
Mesela, var mıdır sizinde kafanızda susmayan bir "ben"iniz?
Hani gözlerinizi kapatınca o başlar konuşmaya...
Anlatır size tek tek yaptıklarınızı, yapamadıklarınızı,
Aldığınız yaralardan bahseder yer yer..
Sonra kalbiniz mesela, şöyle hançer saplanmış gibi seslenir mi size?
"YORULDUM" diyor mu o da?
Ya da firar eden ruhunuzun ardından el sallar mısınız?
"Bari sen kaç, kurtar kendini, dönme" dediğiniz oldu mu?
Hani şöyle ciğer dolusu havayı soluduğunuzda, "Allahım, her şeye rağmen şu anım içim bile sana şükürler olsun"dediniz mi?
Ah be Gönlüm, daha yolun uzun, hikayen acıklı. Daha çoook yorulursun da, bu bünye dayanıklı. Solmuş güllerin bakımsız ruhunda saklı, senin hayallerin, umutların da. Su bile sana küsken, kime darılacaksın ki..İşte boş ver gitsin....
Bazı dizeler vardır, alıp çocukluğuna götürür seni. İstesen de dönemezsin.
Misket oynadığın, salçalı ekmek yediğin, mahalle maçları yaptığın, akşam ezanı zorla eve döndüğün yıllara...
Fahriye Abla şiiri...
Çocukluğumda bütün Türkçe kitaplarında olurdu. O yüzden şairi tanımayan birçok kişi bile en azından Fahriye abla ile tanıştır:
Yazar Aydın Başar, Ehl-i Sünnet hassasiyetine dikkat ederek Müslümanlar için 300 kitaplık bir liste oluşturdu. Kur’an’da hata bulan ve usulsüz dini yorumlar yapan itikadı bozuk eserleri listeye karıştırmayan Başar, uzun araştırmalar sonucunda doğudan batıya birçok farklı kişinin eselerini listeledi.
Çok sayıda isimden fikir aldı.
Listeyi
Merhabalardan bir demet. ≈)
Öncelikle şu fes konusunu bitirelim, şöyle ki:
Fes takmak, 2'nci Mahmut döneminde zorunlu hale getirilmişti. O tarihte, dinciler ayaklanmıştı, fes'in gavurun icadı olduğunu söylüyorlardı. Hatta bu yüzden, 2. Mahmut'a gavur padişah diyorlardı. Oysa, fes'in kökeni Batı değildi, Kuzey Afrika'ydı,
DERGAHIN KUYUSU
Ne içli bir dua, ne içten bir ah,
Uyuyor serviler altında dergah!..
Kaç kere gönlümü dinledi bu yer.
Tek tük kandillerde yorgun alevler
Titriyor gecenin sert rüzgârıyla.
Gece sanki sönen yıldızlarıyla