Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ah İstanbul...
“Hepimizden kurban alır, alır bu İstanbul! O, kendi sınırları içine kabul etmek için adak isteyen bir Tanrıça sanki!”
Uykulu bir başın yumuşak bir yastıkta sızışı, ne keyf! Aah bir şilte, bir yastık, bir yorgan, işte saadet müsellesinin üç dil'i! Nihad'ın başına hitabeler doluyor. Bağırmalı. "Ey... -demeli- ey... ey... yataklarında... eyyy İstanbullular!.. siz ki..." Ah... şuura geçince manâsını kaybeden, söylenecek neler var. "Ey İstanbullular!.. siz bu rahatınızı, benim bu gece, sokak ortasında kalışıma medyunsunuz." Daha birçok şey. Cephede küme küme insanların geride küme küme insanlara tatlı uyku verebilmek için kan akıtmaları. Sebep? Geçelim.
Sayfa 13 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Nihad'ın başına hitabeler doluyor.Bağırmalı. "Ey.. -demeli- ey.. ey.. yataklarında.. eyyy İstanbullular! Siz ki..." Ah.. şuura geçince manasını kaybeden, söylenecek neler var. "Ey İstanbullular!... Siz bu rahatınızı benim bu gece sokak ortasında kalışıma medyunsunuz."
Ah… şuura geçince manasını kaybeden, söylenecek neler var. Ey İstanbullular!.. siz bu rahatınızı, benim bu gece, sokak ortasında kalışıma medyunsunuz. Daha birçok şey. Cephede küme küme insanların geride küme küme insanlara tatlı uyku verebilmek için kan akıtmaları. Sebep? Geçelim.
Ötüken NeşriyatKitabı okudu
"Ah Sitti! İstanbul ne kadar güzel! Bizim gibi muvakkat gelenler bile içinden çıkmak istemiyor. 'İnsan doğduğu, büyüdüğü yeri her yerden ziyade ister, beğenir,' derler ama bunun aksini İstanbul bana hissettirdi. Sizin gibi için-de doğup büyüyen İstanbullular, hepiniz Şam'da bulunduğunuz vakitler bu güzel şehir için, İstanbul için gösterdiğiniz şiddet-i tahassürde³ ne kadar haklıymışsınız. Hem de burada musiki ne halde! Ah! Burada musiki pek derin bir ilim. Şimdi ne yapıyorum bilir misiniz? Notaya çalışı-yorum. Biz bu zamana kadar ne kadar beyhude vakitler sarf etmişiz. Hep hafızaya kuvvet!"
Sayfa 101 - Kırmızıkedi YayıneviKitabı okudu
Ah bu İstanbullular
İstanbullular bir Ankaralıyla konuşurken sürekli gülümsüyor. Sanki siz az önce gülünç, çocukça bir şey söylemişsiniz ya da yapmışsınız gibi şaşkın ama bağışlamaya hazır bir edayla gözlerinizin içine bakıp gülümsüyorlar.
Reklam
Bağırmalı. "Ey... - demeli- ey... ey... yataklarında... Eyyyy İstanbullular!..siz ki... Ah şuura geçince manâsını kaybeden, söylenecek neler var. Ey İstanbullular!.. Siz bu rahatınızı, benim bu gece, sokak ortasında kalışıma medyunsunuz."
Sayfa 13 - Ötüken Yayınları, NihadKitabı okudu
Çanakkale’den dönen gazi
Ah… şuura geçince manasını kaybeden, söylenecek neler var. “Ey İstanbullular! …siz bu rahatınızı, benim bu gece, sokak ortasında kalışıma medyunsunuz (borçlusunuz).” Daha bir çok şey. Cephede küme küme insanların geride küme küme insanlara tatlı uyku verebilmek için kan akıtmaları…
Sayfa 13 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Bu yüzden, XVI. yüzyıldan itibaren de, Osmanlı ülkesindeki Türklerin adı artık Rumiler veya (İslâmlar) değil ile Yörükler (veya Türkmenler) değil, İstanbullular ve Taşralılar'dır. Yerleşiklere "İstanbullu", Anadolu'daki Türklere de "taşralı" denilmektedir.
E Yayınları 1992 Sayfa: 104
“Zamanı tanımlamak için insan algılarını esas almaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok Baturcan cancağzım. Kente gelince, kent olmanın ilk belirtisi özgürlüktür. Düşünceni dile getirme özgürlüğü. Farklılıklarını özgürce yaşayabilme özgürlüğüdür aslında kentin sınırlarını çizen.” “Demek ki Atatürk Havalimanı kendi içinde özgür bir kent
Sayfa 421 - Everest cepKitabı okudu
Reklam
Yasama, yürütme, yargılama kuvvetlerinden sonra dördüncü kuvvet denilen, kimilerine göreyse üçbuçukuncu kuvvet olan basın ve özellikle basının günlük gazete bölümü, Berber Hayri'nin darağacına çekileceği konusunda üzerine düşen bütün görevi yapıyordu. Berber Hayri'nin hangi gün hangi saatte asılacağını gazeteler halka duyurmuştu. İki gündenberi de
Sayfa 135 - NESİN YAYINEVİKitabı okudu
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.