Uzun bir dize dayardi hayat her sabah karnima
Şiir için düelloya gelmiş bir sevgili gibi,
Sorardı :
Daha yazacak mısın?
Hayır derdim,
Artık yazmayacağım.
Ama şöyle denir :
Kılıç çeken kılıçla ölür.
Ama şöyle denir :
Kaderden kaçınılmaz
Ama yazgısını yaldızlı cokomel kağıtları gibi
Tirnaklarıyla düzeltemiyor insan.
Yıllarca biriktirdim
Rengarenk cokomel kâğıtlarını kitap aralarında.
Aşık olduğunda,
Çikolata kokardi kırmızı yazgim.
Hayatıma hayat diyemem artık.
Sarı yazgim her sonbahar onu
Biraz daha fazla, ömür yaptı.
Maviye de, yeşile de dili dönmez ömrümüm artık.
Kara yazgımı şimdi kim bilir
Hangi kitabın arasında sakliyorsun Tanrım?
Ah... dedim sonra
Ah!
1-
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Siz Aşktan N'anlarsınız Bayım
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
Telsizler hemen çalıştı:
“Konuk, ayı avlamak istiyormuş!”
Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden…
O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte.
Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte.
Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı