Beyoğlu'nun En Güzel Abisi o ... Yazar olarak , düşünce olarak çok seviyorum kendilerini , sevgi saygı, hayranlıklarımla diyerek, başlamak istiyorum incelememe...
Hikayemiz İstanbul Tarlabaşı sokaklarında, yılbaşı gecesi bulunan bir erkek cesediyle başlıyor. Ah Nevzat nelere şahit oluyor gene cinayet çözeceğim diye ... Anıları canlanıyor , yeni anılar ekliyor... Çoğu yara olacak anılar..
Olayların akışı , kitabın dili , her zaman ki gibi hayranlık uyandıracak kadar güzeldi. Hikaye kahramanlarindan, en çok Diyojen etkiledi beni neden bilmiyorum. Aslında herkesin hikayesi çok başka yerlere götürüyor insanı bu kitapta. Her karakterini hikayesi , çok gerçek, bambaşka dünyalar...
Tahmin etmedim kitabın sonunu sadece bir kere acaba mi dedim ama katil olan kişiyi tahmin edemedim.
Beyoğlu'n En Güzel Abisi Başkomiser Nevzat , sana şimdi bu hikayeyle veda ediyorum. Sana takılan bu lakabin hikayesi de çok acıydı :( vedalari sevmiyorum, ancak yapacak bir şey yok ... Yeni kitaplarda , hatta dizi de buluşmak üzere...
Polisiye seviyorsanız Ahmet Ümit 'in yalın kendini içine çeken samimi olarak , bence hissettiklerini yazdığı tüm kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. Eminim pişman olmazsınız.
Kitaplarla kalın sevgili okurlar ...
bir gün bir adam O' nu zengince döşenmiş bir eve soktu ve şöyle dedi : ' sakın yerlere tükürme' . canı tükürmek isteyen Diyojen , adamın suratına bir balgam attı ve ona , bulduğu tek pis yerin orası olduğunu ve oraya tükürdüğünü haykırdı.
Marcus Aurelius,
"Acı, acı hakkındaki canlı düşüncedir. Bu düşünceyi değiştirmek için irade gücü göster, onu silkip at, şikâyet etmeyi bırak; acı kaybolup gidecektir,"
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler
_Tanrı, ilk masondur. Masonlar
_Orospu çocuğu. Marques de Sade
_Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson
_Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
"Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için kuvvet, değiştirebileceğim şeyler için cesaret ve bu ikisini birbirinden ayırmak için akıl ver."
Hayat nedir ? Yaşamak sadece nefes alıp vermek mi yoksa yaşadığını hissetmek mi? Yaşamda mutluluğa nasıl ulaşırız? Peki mutluluk kırıntısını kaybeden biri yaşıyor mudur?
Aslında bu soruların cevabını biliyoruz. Fakat uygulama kısmında zorlandığımızı düşünüyorum. Dertler, sıkıntılar, mutsuzluklar üst üste gelince yaşam sadece akıp gidiyor. Ve
Bir keresinde de olimpiyatlardan döndüğünde sorarlar: “Kalabalık mıydı?” Diyojen cevap verir: “Kalabalıktı ama tek bir adam görmek mümkün değildi.” Bir başka seferde de hamamdan çıktığında “içeride kimse var mıydı?” diye sorarlar. “Hayır” der. Şaşkın bir halde, “Kalabalık değil miydi yani?” diye üstelerler. “Çok kalabalıktı” der.
10/10 luk hisler uyandırdığını söyleyebileceğim kitaptı doğrusu ama insan olmanın özü olsa gerek ki kibrimin de uyandırdığı bir anlamsızlık kızdım Knut karakterine. Bir amacı olmayan değil de amacından sapmış bir ruhun kaybını izledim 300 küsur sayfa da. Haliyle öfkelenmemek yersiz olurdu. Ama yazarın da dediği gibi 'insan özünü anlamak çok
#okudumbitti
#Diyojen
#SenBeniAşağılayabilirsinAmaBenAşağılanmam
#72Sayfa
#TemmuzAyı7ciKitap
"Gölge etme başka ihsan istemem"
Geçmişten günümüze dek uzanmış ve hepimizin zaman zaman kullandığı bu sözün Diyojen tarafından Büyük İskendere söylendiği bilinmekteymiş. Ben henüz yeni öğrendim. Ama asıl bunun felsefik açıklaması Diyojen'in
Aklıma; Osman F. Seden'in yazıp, Kartal Tibet'in yönettiği, 1986 yapımı komedi ve dram filmi Deli Deli Küpeli geldi. Cevat Fehmi Başkut'un Buzlar Çözülmeden adlı tiyatro oyununun sinema uyarlamasıymış aynı zamanda. Yavuzer ÇETİNKAYA'ya Hakim'ciğim diye seslenen Kemal SUNAL tüyosunu da verirsem daha kolay hatırlayacaksınız filmi. Kitabı okuduktan
İlk vaka Norwood Mimarı, Sherlock Holmes bu vakanın başında, en iyi ve en zeki düşmanı olan Moriarty öldükten sonra bu şehir Londra'nın ne kadar da sıkıcı bir hâl aldığından bahsediyor, arkadaşı Dr. Watson'a. Bu sırada bununla ilgili sohbet ederken içeriye apansız bir anda biri gelir ve kendini tanıtır ancak Bay Sherlock Holmes bu
Sizinle şu anda konuşan soylu bir insandır, en soylu kişilerden biridir. Ve en önemlisi (bunu asla gözden kaçırmamanız gerekir) bir sürü alçaklık yapmış, ama her zaman şimdi olduğu gibi bir varlık olarak soylu kalmış; yani içten, yürekten soylu olan bir varlık olarak kalmış... anlıyor musunuz, nasıl anlatacağımı bilemiyorum... Zaten ömrüm boyunca susadığım şey, uğrunda acı çektiğim şey bu soyluluktu. Bir bakıma yalnız bu soyluluk uğruna acı çekmiş, Diyojen gibi elde fenerle her yerde onu aramış, öyleyken bütün ömrünce yalnız alçakça davranışlarda bulunmuş, yani hepimiz gibi baylar, hepimiz gibi delilikler yapmış... Daha doğrusu yalnız ben öyle yapmışımdır baylar, herkes değil, yanlış söyledim. Bir ben böyle yapmışımdır. Bir tek ben! Başım ağrıyor baylar...