yuvarlanır şu dağdan düşen kar
bir kunduz iner, çığ büyür
dizime bir ilmek daha atar
gömer seninle birlikte tarihi,
geçen zaman
ah o gözleri görenin vay haline düşer kuyuya
geçmişiyle tokalaşanın, hayatla başlar şakası
yuvası tecrit olan bir mahkumun yakarışı
sadece bir günlüğüne kelebek olmak
hangimizin karşısındasın ey hayat
gübreyi doğuracak yağmur
hangi otlara karşı?
kavuşmaya,
alışık olmadık biraz da akışkan anlamlar yüklemek gerek
belki sayabiliriz yalnızlığını,
kumun!
o sıra sürtünüp de geçer kokun burnumdan
düş kurmak mühürsüz bir beraat kararıdır öyle değil mi?
sayha develi