Bizi eloğlunun karılarına esir eden o „elâlem ne der?“ korkusu da işe karışıyordu. Elâlem ister ki, bir evlat söz dinlesin, akıllı uslu olsun, hangi işe konulursa orada eskisin, öyle süpürge gibi kapı kapı sürtmesin. Ustasının vahşiliğine boyun eğmeli, kendi de sırası gelince insafsız bir usta olmalı.