1883 senesi yazında, sıcağın kasıp kavurduğu bir yaz gününde buz gibi biri olarak doğuyorsunuz. Prag'da Almanca konuşan bir Yahudi ailenin, 6 çocuğundan en büyüğüsünüz. İki küçük kardeşiniz bebeklik döneminde ölüyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce hayatınızı kaybediyorsunuz. Ardından üç küçük kız kardeşi toplama kamplarında ölüyor.
Ah, nasıl mümkün şimdi seni unutmak!
Nasıl mümkün okumadan önceki hâle dönmek.
Oysa "Hangi hikâye başladığı yerde bitmemiş ki?" idi son cümlen...
Benim seninle olan hikayem başladığım yerde bitmedi. Seni okuyan benle önceki ben asla aynı yerde olamam...
Hiç, bir resmin sizi alıp geçmiş yıllara sürüklediği oldu mu? Bir albümü kurcalayıp
Arkadaşlar, sitede en çok paylaşılan sahte alıntıları https://1000kitap.com/SahteAlintilar ile bu iletide topladık. Sitedeki bilgi kirliliğini temizlemek için bu alıntılara rastlarsanız lütfen şikayet ediniz. Ve lütfen okumadığınız, kitaplarda kendi gözlerinizle görmediğiniz alıntıları eklemeyiniz. Bu sözlerin mal edildiği kişilere ve sözlerin
İnceleme yazasım yok ama bağımlılık olmuş bir kere...
Yazmadan da olmaz ki!
Nazım'a selâm olsun!
Şiire veda olsun.
Şiirin tadı yok.
Nazım'a ah mı yok!
Her neyse ya neden şiir yazmaya çalışıyorum ki ben..
Dün kitabı okurken şiirler beni kesti, beğendim.
Bu akşam okumaya başlarken kesmedi sevmedim.
Sorun kim de bilemedim.
Suçlu
ㅤ
Öncelikle itiraf etmeliyim ki, bu kitabın üzerimde bıraktığı etki çok büyük oldu...
Şimdi incelemeye geçelim:
Kitapta dokunaklı bir aşk hikâyesi anlatılmaktadır.
Kürk Mantolu Madonna, daha çok bir aşk hikâyesi olarak görünse de, aslında daha ziyade bir insanın yalnızlaşma sürecine ve giderek topluma yabancılaşmasına şahit oluyoruz.
Romanın
Herkese iyi akşamlar, sevgili okurlar canım dostlarım. Gün geçmiyordu ki 1000 kitapta güzel bir etkinlik olmasın. Beni tanıyan okur dostlarım biliyorlardır ki şiiri çok seviyorum. Şiiri eminim siz de çok seviyorsunuzdur, öyle umuyorum. Şiir sevmemek ne mümkün? Şayet sevmeyenler için de bu ilk adım olabilir. An itibariyle şiir kitabı okuma
Hani bazı kitaplar vardır okuduğunuz zaman suratınıza tokat yemiş gibi hissedersiniz. İşte ben şu an öyleyim. Kaç gündür suratıma tokat yemiş gibi dolaşıyorum. Yediğim lokmalar boğazıma düğümleniyor. Hüseyin'in, Fatma'nın, Sefer'in yokluktan yiyemediği için, bu dünyadan göçüp gittiği, o lokmalar boğazımdan bir türlü geçmiyor.
Kitap bitene kadar
Nazım gibi bakmak, Nazım gibi gülmek, Nazım gibi susmak, Nazım gibi özlemek, Nazım gibi kokmak, Nazım gibi beklemek mahpus damında ve ölmek Nazım gibi öylesine...
Ülkemin değil, kişilerin kurbanı Nazım. Memleketine hasret bırakılan Nazım.
Yazdıklarının güzelliği, nedeniydi özlemi...
Ah Nazım...
Güzel Nazım...
Helâk oldum bilince seni, diğerleri gibi.
Bu vatanı seviyorum karış karış, geziyorum ayırmadan sağı solu, doğuyu batıyı senin yerine...
Bil ki içimdesin en güzel yerinde kalbimin...
Nazım Hikmet’i azıcık da olsa anlayacak kudrette gibiyim de anlatacak kudrette değilim. Olamadım olamıyorum ! Şairler şiirlerini bazen şiir yazmış olmak için yazmış olsa ne kadar kolay olurdu. Saçma sapan oldu değil mi temennim? Hani diyorum , sadece okusam , meraklanıp detayına inmesem , ne kadar kolay. Ruhun dinlensin, beynin
Hayal meyal hatırlarım. Tünellerden geçip kuytu bir yerlere amcamın bir ahbabını ziyarete gitmişiz. Taş duvarlarla kaplı kasvetli boğuk bir odadaydık. Odada dikkatimi çeken tek şey duvarda asılı bir fotoğraftı. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Ben nasıl dikkatli bakmışsam artık "o adam benim babamdır tanıyor musun?" dedi birisi. Korkup