Eminin okuyan herkes bir iç çekiş yapmıştır ;)
*** "Yıllar nasıl da uçup gidiyor!" diyorsun. Yine soruyorsun: Nasıl geçirdin o yıllarını? En güzel zamanlarını nereye gömdün? O yılları yaşadın mı yaşamadın mı? Bak dostum, diyorsun kendine, bak artık toprak soğumaya başladı. Birkaç yıl daha geçecek ve sonra koltuk değneklerine dayanmış titreyen ihtiyarlık, ondan sonraysa sefalet ve terk edilmişlik gelecek. O düşler dünyası beyazla örtülecek, donacak, hayallerin solacak ve sararmış yapraklar gibi düşüp gidecek... Ah Nastyenka! Yalnız kalmak, tamamen tek başına kalmak ve hayıflanacak bir şey bile bulamamak ne kadar boğucu... hiçbir şeye benzemez, hiçbir şeye... Çünkü elinden kayıp gidenler, bütün o yitirdiklerin aslında bir hiçlikten ibaret. Saçma, yusyuvarlak bir sıfır.
Sayfa 29 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Çeviren: Hasan Ali Yücel* Basım: XXV. Mart 2023 (25.basım)Kitabı okudu
166 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Yazmayacağım diyorum, içimde bir kıpırtı, bırak lan diyerek seviye düşürüyorum, yine de olmuyor. Sen nasıl adamsın kardeşim. Bu kalınlıkta bir kitabın içine nasıl bu kadar çok şeyi sığdırabiliyorsun. Bir de basit görünümlü derin derin cümleleri nasıl kuruyorsun, o aforizmalar yok mu, şaşkınım. Okurken çok mutlu ettin beni, bazen istemsiz elimi
Sinek Isırıklarının Müellifi
Sinek Isırıklarının MüellifiBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20213,478 okunma
Reklam
Ah!
“Madem iman gibi hadsiz derecede kıymetdar bir nimet bizde vardır; ihtiyarlık da hoştur, hastalık da hoştur, vefat da hoştur. Nahoş olan bir şey varsa, o da günahtır, sefahettir, bidatlardır, dalalettir.”
Sayfa 249
Ah ihtiyarlık...
Gözlüğümü aranarak evin içinde dört dönüyor, sonunda gözümde olduğunu keşfediyordum, ya da gözümde gözlükle duşa giriyor, bazen de uzak gözlüğümü çıkarmadan üstüne okuma gözlüğümü takıyordum. Günlerden bir gün iki kez kahvaltı ettim, çünkü birincilin unutmuştum.
âh..
İnsan yaşantısındaki sırra uyan eski bir acı, zamanla yavaş yavaş, sessiz, tatlı bir hüzün haline gelir. Kanı kaynatan gençliğin yerini, yumuşak, bulutsuz ihtiyarlık alır. Her gün doğan güneşi kutsarım! Yüreğim eskisi gibi ona şarkılar besteler. Ama artık daha çok güneşin batışını seyrediyorum, battığı andaki eğri ışıklarını. Onlarla birlikte de içimde canlanan tatlı bir duygu ile hüzün dolu tatlı anıları, Tanrı'nın kutsadığı tüm o uzun ömrüm boyunca bağlandığım insanların hayallerini seviyorum.
218 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Zavallı adam! Beni ne hale getirdin? Kendi ruhsal sancılarını bana bu denli şiddetli yansıtmak zorunda mıydın? Ruhum seninki gibi şimdi kara deliklerin girdabına kapılmak üzere. Aramızda tek bir fark var: Sen tam anlamıyla yalnızsın, ben ise kalabalıklar arasında. Ve sen Nastyenka, en zavallısı sensin. Herkesten ve her şeyden çok. Bir insanın
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202073,5bin okunma
Reklam
İçinizdeki ses: “Bak, çevrende her şey nasıl gittikçe soğuyor…” demektedir. Umutsuzluk; yalnızlık içinde yıllar geçecek; sarsak ihtiyarlık bastonuna dayanarak karşınıza dikilecek. Her şey hüzüne, kedere bürünecek… Yaşadığınız o parlak dünya sönecek, hayaller, sarı yapraklar gibi bir bir dökülecek… Ah Nastenka, o zaman hem yapayalnız kalmak, hem de arkandan acıyacak bir şeyin olmadığını bilmek, çünkü yitirdiklerinin hepsi değeri sıfır olan hayaller ne kadar acı, değil mi?
Aşıklara göre sabır, bütün belalar kendisine yüklense dahi ah etmemektir. Vefadan, cefadan, ihtiyarlık ve gençlikten, nimet ve hikmetten, hulâsa birbirine zıt her çeşit vasıfların hiçbirinden müteessir olmayıp davranışlarında değişiklik göstermemektir. Her ne ile karşılaşsa hiçbirine aldırış etmeyip canını düşünmeden cananına ulaşmaya bakmaktır.
Şimdi “Hani hayaller?” diye sormaktan kendimi alamıyorum. Baş sallayıp: “Yıllar ne çabuk geçiyor…” demekten başka çare yok. Bu kez yeni bir soru karşınıza dikiliveriyor: “Peki ama, geçen yıllar, ömrün en iyi yılları ne olacak?.. Yaşadın mı, yoksa yalnızca yaşadığını mı sandın?.. ” İçinizdeki ses: “Bak, çevrende her şey nasıl gittikçe soğuyor…” demektedir. Umutsuzluk; yalnızlık içinde yıllar geçecek; sarsak ihtiyarlık bastonuna dayanarak karşınıza dikilecek. Her şey hüzüne, kedere bürünecek… Yaşadığınız o parlak dünya sönecek, hayaller, sarı yapraklar gibi bir bir dökülecek… Ah Nastenka, o zaman hem yapayalnız kalmak, hem de arkandan acıyacak bir şeyin olmadığını bilmek, –çünkü yitirdiklerinin hepsi değeri sıfır olan hayaller; ne kadar acı, değil mi?
Ah ihtiyarlık :)
"Kimisinin de ihtiyarlıktan çenesi düşmüştür benim gibi gevezelik edip durur. "
Reklam
Hep uzakta sanırlar ölümü. Hep başkaları içindir ölüm. Bence insanlar işte bu yüzden mutsuzlar. Çünkü birazdan ölme ihtimali, beş dakika sonra, bir gün sonra, bir hafta sonra ölme ihtimali; insanın acılarını ve sevinçlerini yeniden tanımlamasını gerektirir. Tümüyle yaşamını yeniden tanımlamasını gerektirir. Gerçi tabi, şeytan ve adamlarının işine hiç gelmiyor bu. Geçen gün bir grup şeytan konuşurken duydum, kapitalizm mi ne, tuhaf bir şey çıkarmışlar; korkunç bir olay. Her şeyi süsleyip herkese satmak istiyorlarmış. Ölümü sürekli hatırında tutan adama her şeyi satamazsın ki. Çünkü ölüm, iki hayatın ortasında durur ve insanı dengede tutar. Ah tabi, insanları bu çılgın düzene çekmek için, ölümü unutturmak gerekir. Bizim bu kadar göz önünde ve bu kadar unutulmuş olmamızın nedeni, şeytanlar ve onların adi oyunları. Sanki ölüm, hep başkaları içindir. Hep başkaları ölür. Bu ölüm nasıl bir salaksa, sizi hep ıskalar. Şaşı ölüm, çirkin ölüm, kel ölüm! Ağzımın tadını kaçırma, git, başkalarına git, kışt, kışt! Git! Uzak dur benden, Ah neyse. İhtiyarlık, insanı geveze yapıyor. Bunları hep yazmak isterdim. (Yazmakmış! Hah! Edebiyat gevezeliktir, sen işine bak. Peki anne.) Saatimize bakalım, himmm, henüz çok erken. Oyalanacak bir şeyler bulmalıyım. Keşke bir gazete alsaydım; bulmacasını çözerdim. Hey! Bir gazete bayiinde dursana! Hah ha.
Sayfa 45 - İzKitabı okudu
Çıkmaz...
Tabii o zaman soruyorsun kendine: Nerede şimdi o hayallerin? Kafanı iki yana sallayıp, "Yıllar nasıl da uçup gidiyor!" diyorsun. Yine soruyorsun: Nasıl geçirdin o yıllarını? En güzel zamanlarını nereye gömdün? O yılları yaşadın mı yaşamadın mı? Bak dostum, diyorsun kendine, bak artık toprak soğumaya başladı. Birkaç yıl daha geçecek ve sonra koltuk değneklerine dayanmış titreyen ihtiyarlık, ondan sonraysa sefalet ve terk edilmişlik gelecek. O düşler dünyası beyazla örtülecek, donacak, hayallerin solacak ve sararmış yapraklar gibi düşüp gidecek... Ah Nastyenka! Yalnız kalmak, tamamen tek başına kalmak ve hayıflanacak bir şey bile bulamamak ne kadar boğucu... hiçbir şeye benzemez, hiçbir şeye... Çünkü elinden kayıp gidenler, bütün o yitirdiklerin aslında bir hiçlikten ibaret, saçma, yusyuvarlak bir sıfır, yalnızca ve yalnızca kafandaki hayaller.
Ah Nastyenka, Nastyenka! Beni kendimle ne kadar uzun süreliğine barıştırdığınızı biliyor musunuz? Sayenizde belki de bir daha asla suç ve günah dolu bir yaşamım olduğunu, çünkü böyle bir yaşamın başlı başına suç ve günah olduğunu düşünüp kederlenmeyeceğimi biliyor musunuz? Sakın abarttığımı düşünmeyin, Tanrım, bu aklınıza bile gelmemeli Nastyenka,
Sayfa 27
Nerede şimdi o hayallerin ? Kafanı iki yana sallayıp , " Yıllar nasıl da uçup gidiyor ! " diyorsun . Yine soruyorsun : Nasıl geçirdin o yıllarını ? En güzel zamanlarını nereye gömdün ? O yılları yaşadın mı yaşamadın mı ? Bak dostum , diyorsun kendine , bak artık toprak soğumaya başladı . Birkaç yıl daha geçecek ve sonra koltuk değneklerine dayanmış titreyen ihtiyarlık , ondan sonraysa sefalet ve terk edilmişlik gelecek . O düşler dünyası beyazla örtülecek , donacak , hayallerin solacak ve sararmış yapraklar gibi düşüp gidecek ... Ah Nastyenka ! Yalnız kalmak , tamamen tek başına kalmak ve hayıflanacak bir şey bile bulamamak ne kadar boğucu...
Sayfa 29
168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.