Nasıl başladı, ne vakit başladı, bilemiyorum. Ama ilk belirtiler, dokuz yaşımda iken patlak verdi. Misafirlerle bahçede oturuyorduk. Yaşlı bir zat saati sordu. Aksi gibi, kimsede saat yoktu. Eniştem içeri, saate bakmaya koştu. Ben o aralık: “Üçü yirmi geçiyor” diyivermişim. Bu tutturuşa, önce kimse şaşmadı. Boğazda, geçen vapurlara bakıp zamanı
Evet
Muzaffer Akar
Muzaffer Akar
o. O dediğim, sadece bir işaret etme hali değil elbette, insanlıktan bahsediyorum. Bir duruş ki, her türlü bencillikten uzak kalmayı başarabilmiş. Felsefesi var elbette hayatı içinden gördüğü ama bu onu kısırdöngüye hapsedip heba etmez asla. Beğendiği zaman bir incelemeyi, bu incelemeyi yapan kimdir, diye düşünmez
Reklam
(COK UZUN VE KİTAPTA HERBİR SÖZÜN DÜŞÜNÜLESİ EN NAİF BÖLÜMÜ) “ Momo, şimdi o büyük salonun içindeydi. Burası en büyük kiliseden daha görkemli, en büyük istasyonların salonlarından bile daha genişti. Güçlü sütunların üzerinde yükselen tavan neredeyse görünmüyordu. Etrafta hiç pencere yoktu. Kocaman salonu aydınlatan altın renkli ışık çevrede
80 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
1988 Cem Yayınları basımı bir öykü kitabı tutuyorum ellerimde. Öykü deyip geçtiğime bakmayın; tam tamına 12 farklı hayat var iki kapağın arasında, aynı topraklar üzerinde. Kimisi oğlu için can verir, kimisi süt kardeşini vururken gözünü bile kırpmaz, kimisi 'namus belasına' kendi elleriyle ölüme gönderir kendi canından yavrusunu, kimisi de ah şu gurbet derdinden yavrusunun ölüsüne bile üzülemez. Dilini çok sevdim yazarın. Öyle duru ama bir o kadar da içli anlatıyor ki, yüreğin paramparça oluyor her defasında. Çok gerçek. Geçmişte kalmış gitmiş işte diyip geçemiyorsun, geçemiyorum. Bu kadar kısa öyküler ile resmen karakterlerin tüm hayatlarını -gereksiz sözcüklerden kaçınarak- bu kadar güzel açıklayabilmesini de çok başarılı buldum. Arada dalıp gidilen hayaller ile gerçeğin birbirine girmesi, sınırların tam çizilememesini de Hasan Ali Toptaş diline benzettim ki onun da Bekir Yıldız 'dan nasıl bu kadar saygı ile bahsettiğini anlamış oldum.
Dünyadan Bir Atlı Geçti
Dünyadan Bir Atlı GeçtiBekir Yıldız · İskele Yayıncılık · 200648 okunma
Dünya nesin sen ?
"... Avucumdaki sararmış yaprak, "Hususan benim gibi nefs-i emmâreyi taşıyanlara şu dünya çok gaddardır, mekkârdır. Bir lezzet verse, bin elem takar, çektirir. Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur." cümlesini fısıldadı. Dünyanın adına da konuşuyor gibiydi. Sonra... Sonra, zamanın Bilgesinin sesi yeniden yankılandı içimde. "Beni
Sevgi
Sevgi her şeyden üstündür: Peki ya kendine olan sevgin de böyle mi? 12 Aralık 2017 Sevgi her şeyden üstündür Son dönemde yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa, o da kimseye ama hiç kimseye kendinizden daha çok değer vermemeniz gerektiğidir. Ben bunu marifet sanırdım. Evet herkes, hep aynı şeyi, senelerce söyledi: “İlk önce kendine değer
Reklam
539 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.