"Sana bir tava mı fırlattı?” diye sordum.
“Ah, öyle doktor doktor bakma bana. Kadınlar hep bir şeyler fırlatır. Er ya da geç; hepsi. İleride sen de öğrenirsin.”
"Ah prensim..." diye başladı bu sefer Simere, yaşlı kadınlar gibi ağıt yakıyordu. Başını sağa sola sallıyor, iç çekiyor, abartılı inlemeler çıkarıyordu.
Siyara kaşlarını kaldırıp prense gayet iyi mesajını veren bir ifadeyle baktığında Barlas yavaşça Simere'nin ayak ucuna yerleşti. "Kral beni darağacında sallayacak majesteleriiiii, beni ancak siz kurtarırsınız majesteleriiiii, bu zavallı biçare küçük ve en tatlı kız kardeşiniziiiiii zindanlara atacaklar majesteleriiii..."
"Neler oluyor?" diye sordu prens.
Ah! Erkeklerin sevgisine inanmak, onların sadakatine aldanmak ne büyük bir kabahat!
Ah biz zavallı kadınlar!
Biz evlendiğimizde sanıyoruz ki bir koca, bir yoldaş alıyoruz. Halbuki...
Ah biçare kadınlar, neler çekermiş!
Biz erkekler onları kukla değerinde kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine mani oluyoruz.
Bu ne rezalet! Ne küstahlık!