Ah biz zavallı kadınlar! Kolayca kanan bizleri Yalnızca sevdiğinize inandırın yeter.
yürüyerek çöle gidip bilgeliğe gebe kalmış olarak geri dönen İlahelerden biri değilim. Birçok ocak ateşi gördüm ve insanların uyuduğu her yere, melekler için yem bıraktım. Ancak, bilgelik kazanmaktan çok, nahoş Giardiasis, E. coli ve amipli dizanteri nöbetlerine tutuldum. Ah! Hassas bağırsakları olan orta sınıf bir mistiğin yazgısı budur işte. Bir Tuhaf yerlere ve olağandışı insanlara yaptığım yolculuklarımda, karşıma apansız bir biçimde çıkan bilgelik, inanç ya da düşünceler ne olursa olsun, önce korunmayı öğrendim, çünkü kimi zaman yaşlı Aca-deme baba, hâlâ, tıpkı Kronos gibi, bir şifa vericiye ya da büyücüye dönüşmelerinden önce çocuklarını yeme eğilimindedir. Olayları gereğinden fazla entelektüel bir zemine oturtmak, kadınların içgüdüsel doğasına ait örüntüleri gizleyebilir.
Ayrıntı Yayınları
Reklam
Fabllarımızın ve eski masallarımızın bah­settiği, sözünü esirgemeyen, açık yürekli, şara­bı seven lafebesi kadınlar nerede? Durmadan koşuşturan, sürekli yemek yapan, şarkı söyle­yen, neşe yayan, hayat saçan, sağlıklı ve güçlü kuvvetli çocukları acısızca dünyaya getiren ne­ şeli kadınlarımız nerede?... Günümüzde artık fabrika kızlan ve kadınları var; soluk renkli cılız çiçekler, donuk kanlı, bozuk mideli, eli kolu tutmaz kadınlar!.. Yoğun hazları tatma­mışlar ve cesurca kabuklarından nasıl çıktıklarını anlatmayı beceremezler! Ya çocuklar? Çocuklara on iki saat çalışma! Ah sefalet!
Sayfa 25 - PdfKitabı okudu
Ah! Erkeklerin sevgisine inanmak, onların sadakatine aldanmak ne büyük kabahat! Ah biz zavallı kadınlar! Biz evlendiğimizde sanıyoruz ki bir koca, bir yoldaş alıyoruz. Halbuki erkekler bize o gözle bakmıyorlar. Onların evlendiklerinde eşlerine verdikleri değer, satın alacakları bir beygir veya bir arabaya verdikleri değerden azdır.
Ah biçare kadınlar, neler çekermiş! Biz erkekler onları kukla değerinde kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine mani oluyoruz. Bu ne rezalet! Ne küstahlık! Bir erkek tanımadığı bir başka erkeğe rastlasa yüzüne bakmaz, söz söylemez. Lakin tanımadığı ve daha önce görmediği bir kadına rastladığı anda gülerek yüzüne bakmaya, söz söylemeye başlar ve kovsalar bile yanından ayrılmaz...Kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkıyoruz. Serbest gezip dolaşmalarına ve eğlenmelerine mani oluyoruz.
Ah bu kadınlar yok muydu? İstediklerini elde etme konusunda üzerlerine yoktu.
Sayfa 149 - Türkiye İş Bankası - IX. BasımKitabı okudu
Reklam
Ah kadınlar, kadınlar, siz sadece aşkınıza, sadece fedakârlık yüceliğini düşkün ve mahluk olup olmalı ve Mesut yanarken erkeklerin kalbinde ne çirkin, ne hain, ne garip hisler olduğunu bilesiniz...
Sayfa 175 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
.d
Şimdi neden kitabı elinizden sık sık bıraktığınızı anlıyorum. Ah, ne sıkıcı bir yazardır o! Tarihin tozlu sayfalarını bulur çıkarır! Bir yığın can sıkıcı tasvir. Bir yığın eski şey, her türden pılı pırtı: Zırh takımları, sofra takımları, mobilyalar, içinde alacalı bulacak hırkalar, yelekler giyinmiş zemberekli kuklaların gezindiği gotik hanlar, melodramatik şatolar; etkilenmeye hazır on sekiz yaşındaki hiçbir yazar adayının on yıl sonra yazmayı istemeyeceği bildik tipler, şato sahibi imkânsız kadınlar, dünyadan habersiz âşıklar... Ne aşkın gerçeği var, ne duyguların felsefesi! Eserlerinde, ihtirasa ve ahlaka, nesnelerin fiziksel tanımlarından daha çok yer veren bizim iyi Fransız romancılarımızdan ne kadar farklı! Şato sahibi kadının kırmalı yakalık mı taktığı, çember eteklik mi ya da Oudinot iç etekliği mi giydiği kimin umurunda? Yeter ki içini çekerek ağlasın ve kendisinden beklendiği gibi ihanet etsin. Yeleğinin cebinde kartvizit yerine hançer taşıyan bir âşık daha çok mu ilgilendiriyor sizi? Ya da karalar giyinmiş bir zalim, manda derisi ve demirden zırh giymiş zorbadan daha mı az ilham vericidir?
Aşk mı yok ettiydi kocamı — Ah, aşkların çocuk bahçesi Neden ömrün çok kısa— Oysa Başlamak ne kadar güçtür, ne kadar incelikli Sürdürmek, sadece sürdürmek Öylesine kolay: Hiçbir şey olmamış gibi Kalp atışları, saat zembereği Yıllar yıllar yıllar Çözülmemiş bir bıkmtıyla birlikte Kalıcı bir gülümseme yapıp da sevgisizliği..
Ah bu otorite kaybı korkusu...
Kadınlar birçok şeyleri bilmemelidir, sonra erkeklerle geçinemezler.
Sayfa 94
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.