90 syf.
·
Not rated
Bir idam mahkûmum son günü
“Zavallı küçücüğüm! Seni onca seven, güzel kokular yayan beyaz,küçük boynunu öpen,elleriyle hiç durmadan ipek gibi saçlarını buklelerini okşayan, yuvarlak güzel yüzünü ellerinin arasına alan, seni dizlerinin üstünde zıplatan ve akşamları tanrıya dua etmen için iki elini birleştiren baban ölecek! Ah! Güzel marie’ciğim…”
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023121.5k okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 33 days
Özgürlüğün fecri ikindi vaktinde başlayıp 2 saatte biten gözü yaşlı kitabım olmuştu. Uzun zamandır roman tarzı kitap okumuyordum. Biran da bitmiş olması ile hem şaşırmış hem tebessüm ettim. En çok da kendimi Macide'nin yerine koydum. Filistin'e gelin giden Macide değil de benmişim gibiydi. Kitabın bitiminde ki duygularımı sarıp sarmalamak böyle naftalinli kokular eşliğinde kalbimin bir köşesine saklamak istedim. Âh..
Özgürlüğün Fecri
Özgürlüğün FecriAbdullah Galib Bergusi · Ekin Yayınları · 20212,023 okunma
Reklam
160 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Mustafa Çiftçi'nin "Ah Mercimeğim"'ini okuduktan sonra üstüne atladığım kitabı. O kadar kaliteli öyküleri var ki art arda, sizi keyiflendiriyor. Mesela cami çıkışlarında hacı yağı gibi kokular satan bir Aziz efendi var ki , bir Handan yeşili gözler var ki bunlar ne güzel öyküler böyle diye düşünüyor insan. Bence herkes okumalı Mustafa Çiftçi, bilmeli nasıl güzel öyküleri olduğunu.
Bozkırda Altmışaltı
Bozkırda AltmışaltıMustafa Çiftci · İletişim Yayıncılık · 20141,448 okunma
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
yüksek nihilizm mürşidi bazarov ile müridi arkadi'nin eğlenceli, dramatik, ibretlik hikayesi. turgenyev'in kalemiyle hayat bulan karakterlerin hepsi o kadar gerçekçi ki kitap bittiğinde, uzun yıllar oturulan semtten taşınmışçasına bir garip hissettiriyor. kitabın ana karakteri bazarov, kendi tanımıyla bir 'nihilist'. ama bu tanımdan bile memnun değil aslında. tanımlamalar onu deli ediyor... onun nihilizme yönelişi kendiliğinden olmuş gibi biraz. yani, yola 'ben nihilist olmalıyım' diye çıkmamış, yoldayken keşfetmiş ne olduğunu. bazarov kendini çok iyi tanıyor ve bence bu, onun laneti. savruk yaşamını düzene koymak için uğraşmaması da bu yüzden. arkadi ise aslında gelenekselci, sakin, düz bir genç adam. bazarov'a özenerek yöneldiği ne varsa yüzüne gözüne bulaştırıyor. bir vakitler hayran olduğu bazarov'un arkasından dolaplar çevirmeye kalkışıp, iyice kepaze hallere büründüğünde, yavaşça sokulup şöyle demek istiyorsunuz: 'köyüne dön, oğlum arkadi.' ve asıl ortalığı karıştıran güzel/zengin/asil/dul hanımlara da değinmek gerekiyor. zaten kafası karışık, kimlik bunalımında olan gençlere 'siz, siz...' diye hitap ederek, güya mesafeli davranıp, her fırsatta göz süzen, ortamlarda mis kokular saçan bu hanımefendiler nereye varmak istemektedir? yılanın başı olabilirler... sonra ah, o geride unutulup kalmış ihtiyar ebeveynler... bazarov evden gidince babası: "şu parmağım gibi bir başına kaldım, şu parmağım gibi bir başına..." diyor. bu cümleyi yirmi dört yıl sonra, hasta yatağındaki turgenyev'in de söylediğini öğrenmek kalbimi acıttı.
Babalar ve Oğullar
Babalar ve OğullarIvan Turgenyev · Bahar Yayınevi · 045k okunma
Geri13
39 öğeden 31 ile 39 arasındakiler gösteriliyor.