ÇATIŞMA Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman
-Ah, şu Moskof'la bir kere daha karşı karşıya gelsek! dedi. Yörük Hoca güldü. -Oğul! Şimdi Moskof içimizde!
Reklam
"Oğul! Farzet ki bugün öldün. Hayatında geçirdiğin gaflet anlarına ne kadar üzüleceksin. Ah, keşke diyeceksin. Lakin heyhat!"
Nefis Muhasebesi!
"Gece karanlığında bir güvercin bir dal üzerinde âh edip inledi; halbuki ben uyuyordum."
1900. Fecr-i Ati. Yıllar. Şehir. İkindi. Soğuk. Konak. Adam. Çocuk. Demişti. Söylemiş. Anlattı. Dilecek. Ifader. Renkler gri ve deep-purple. Çünkü ben ha tanın biriyim. BABA: Bugün ne yaptın oğlu? OĞUL: Hiç baba hiç. ne yapacam.
Kardeş ve oğul katli...
Üçüncü Murad'ın (1546-1595) muhtelif kadınlardan, oğlan ve kız 102 çocuğu olmuştu. Ölümünde bunlardan 20 erkek evlâdı hayatta idi... En büyük Şehzade Mehmed, Padişah oldu ve padişah olur olmaz, öbür 19 kardeşini idam ettirdi. Bunlardan Mustafa ve Beyazıt 17-18 yaşlarında, Osman ve Abdullah 13-15 yaşlarında, geri kalan onbeşi de henüz meme çocuğu idiler, analarının bağrından feryat ve figan içinde alınarak cellâda verildiler. Bu vakalar, Osmanlı hanedanı tarihinin en korkunç cinayetlerindendir. Büyük şehzadelerin hocası, devrin kıymetli şairlerinden Nevî Efendi idi. Bu zatın anlattığına göre bilhassa Şehzade Mustafa gayet güzel bir çocukmuş, zarif ve ince ruhlu imiş, çok güzel konuşurmuş ve şiire, edebiyata karşı da fevkalâde meraklı, hevesli imiş... Babasının ölümünü ve büyük kardeşi Mehmed'in tahta çıktığını öğrenince, kendisini bekliyen fecî âkıbeti hissetmiş ve hemen bir kâğıt parçasına şu beyti yazarak hocası Nevî Efendiye bir vedaname gibi yollatmıştı: "Nâsiyemde Kâtibi Kudret ne yazdı bilmedim Ah kim bu gülşeni âlemde bir gez gülmedim..." SB Notu: 19 kardeşini öldüren III. Mehmet (1566-1603) ölünce yerine tahta geçen 13 yaşındaki oğlu I. Ahmed (1590-1617); "Taht sahibi olmak için 19 kardeşini ve bir oğlunu katleden bir adam, babam da olsa katildir. Ben katil bir adamın cenazesini kılmam. Varın siz kılın ve defnedin!.." diyerek babasının cenazesine katılmamış ve 27 yaşında tifüsten ölmeden önceki 14 yıllık saltanatında Fatih Sultan Mehmet'in getirdiği kardeş katli yasasını kaldırmıştı.
Reklam
Akşam Hasan, İbni Tahir’i yanına çağırdı. “İmanın sağlam mı artık?” “Evet, Seyduna.” “İstediğim vakit cennet kapılarını açabileceğime inanıyor musun?” “Evet, Seyduna.” Odada yalnızdılar. Hasan, İbni Tahir’i tepeden tırnağa süzdü. Onu bahçelere gönderdiğinden bu yana ne tür değişiklikler olmuştu? Biraz zayıflamış, yanakları solmuş, avurtları çökmüş. Gözleri kederle parıldıyor. Mekanizması korkutucu bir güvenilirlikle işliyordu. “Ebedi mutluluğu hak etmek ister misin?” İbni Tahir titredi. Hasan’a yalvaran bakışlarla bakıyordu. “Ah… Seyduna!” Hasan başını eğdi. Bir anlığına içinde derin bir sızı hissetti. Öteden beri fedaileri işte bu sebeple yakından tanımak istememişti. “Cennet kapılarını sana boş yöre açmadım. Güçlü bir imana sahip olmanı arzu ettim. Vazifelerini başarıyla yerine getirdiğinde seni bekleyen mükafatları gör istedim. El-Gazali’nin kim olduğunu bilir misin?” “Sufi’yi kastediyorsun değil mi, Seyduna?” “Evet. Tehafütü‘l-Felasife adlı eserinde öğretimize en sert biçimde saldıran adam. Bir yıl kadar önce Baş vezir onu Bağdat’taki bir medresenin müderrisliğine atadı. Vazifen gidip onun talebesi olmak. Bak bu da eserlerinden biri. Ey, Oğul! Çok kalın değil. Sen zeki bir gençsin. Bir gecede okuyup özümsersin bunu. Yarın seni bekleyeceğim. Artık doğrudan benim emrimdesin. Bu konuda kimseye tek bir söz bile etmeyeceksin. Anlıyor musun?” “Anlıyorum, Seyduna.”
14. BölümKitabı okudu
Gecenin ortasında bir dalda, bir güvercin ah edip inledi, Halbuki ben uyuyordum. And olsun Beytullah’a ki, ben aşkımda samimi değilim, yalan söylüyorum. Zira gerçekten âşık olsaydım güvercinler ağlamakta beni geçemezdi. Kendimi Rabbime âşık zannediyorum. Halbuki ben ağlamıyorum da, hayvanlar ağlıyor!
ben hep yollar düşledim derin yollarda yürürken yollar gül sesleridir beni yazın tâ içine çağıran gitsem mi? yoksa daha erken mi akşamın kovanında
Sayfa 214Kitabı okudu
"Başka hangi evlat babasını bu kadar görkemli bir şekilde onurlandırabilir? Hangi oğul babasının izinden bu kadar sağlam adımlarla yürüyebilir. Ah, sevgili oğlum, kudretli oğlum, beni bırakıp Hades'e gitmen..."
Sayfa 24 - Yurt Kitap-Yayın 2. Basım: Ocak 2015, AnkaraKitabı okudu
Reklam
Gecenin bir vaktinde bir güvercin bir dal üzerinde derinden ah edip inledi, halbuki ben uyuyordum. Yalancıyım! Kâbe'ye yemin ederim ki gerçek aşık olsaydım güvercinler ağlamakta beni geçemezlerdi. Kendimi Rabbime son derece hayran olmuş bir aşık sanıyordum; ama ne yazık ki hayvan ağlarken ben ağlamıyordum."
Ah, bilmezsiniz, bir gün uyanacak. Gerinecek, esneyecek, titreyecek toprak. Bütün bu evler yıkılacak. Açıkgöz yapıcıların malzemeden çalarak yaptığı bu apartmanlar ânında yerle bir olacak. Ne muazzam bir iş Yarabbi! Sen her şeye kadirsin. Ama uyansan artık. Silkinsen. Senin olanı senden çalan bu serseriler sürüsünü bir döksen uzaya. Cansız karıncalar gibi dağılıverseler boşluğa. Bir üflesen, toptan uçup gitse atmosfer denilen gaz bulutu. O dev parmaklarının arasına alıp şöyle bir sallasan da denizleri, okyanusları dökülüp kuruyuverse. İşte ondan sonra kuru bir ceviz gibi fırlatsan uzayın derinliklerine doğru. Kuru bir ceviz.
Sayfa 11 - CanKitabı okudu
“Oğul dert mi ararsın Diyarbakır’da? Diyarbakır’ın taşı toprağı ah ü vahtır.”
Oğul Ağrısı
Bir bakın endamına Benim oğlum şu gelen Kıydılar civanıma Öpmeye doyamazken Dur deyip ihanete Can verdi memlekete Yol eyleyin cennete
Sayfa 91 - 17 yaşında şehid düşen Uhud Işık için
"Ah oğul,ah! Her biri kartaldı bu dağ doruklarında. Dağların yücesi birer şahindi,birer efsaneydi. Dersim düşmanlarının korkulu kabuslarıydı. Ve onlar, Dersim'in gerçek aşıklarıydı. Bu toprakları gerçek aşkla sevenler, ancak soylu bir yüreğe sahip olabilirler. İşte Zarife,Şahin ve Elîşêr bu aşkın timsalleriydi."
803 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.