Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CjVq5rjN0uV
Her gün etrafınızda gördüğünüz insanları aslında ne kadar görüyorsunuz hiç sorguladınız mı?
Kendiniz için yıllar sonrasına zaman kapsülü niteliğinde bir mektup bıraktınız mı? Bilinmeyen bir kadın ya da
Bu kitabı starbucks bardağı ile fotoğraf çekilmeyeni dövüyorlarmış dediler. Ben yine de çekilmedim. Hatta tuttum balkona koydum arkaya da Hekimbaşı Mezarlığı'nı aldım öyle çektim. Altına da şunları yazdım:
" Ölüm değilmi ki içimizde kalanları bir daha söylememize engel olan en can yakıcı ve en büyük pişmanlığımız ? Bugün içim bulutlu. Bugün
Amerikalı yazar George Raymond Richard Martin'in bu aralar sıkça rastladığım, sosyal medya kullanan hemen hemen herkesin bir kere de olsa okuduğu çok güzelbir cümlesi var. Bu cümleyi okuduktan sonra, iyi ki kitaplar var hee, diyorsunuz kendinize. Kitap okuyor olmanın verdiği o eşsiz huzuru ve gururu yaşıyorsunuz. Aslında günde 1 saat de olsa
Bitti… 🥹 çok sevilmekte o kadar haklı bir kitap ki. Neden bu kadar uzun sürdü diye kendime kızıyordum şimdi de neden böyle bitti ki diye söyleniyorum… Âh Maria âh Raif Efendi… kitapla alakalı bir inceleme gelicek tabiki 🫶🏻
Ah Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgârlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?
~~~~~~~
Erkeklerden nefret ederdi Maria Puder. Kadın gibi de davranmazdı ama. Erkek gibiydi ve bir anı bir anını da
ㅤ
Öncelikle itiraf etmeliyim ki, bu kitabın üzerimde bıraktığı etki çok büyük oldu...
Şimdi incelemeye geçelim:
Kitapta dokunaklı bir aşk hikâyesi anlatılmaktadır.
Kürk Mantolu Madonna, daha çok bir aşk hikâyesi olarak görünse de, aslında daha ziyade bir insanın yalnızlaşma sürecine ve giderek topluma yabancılaşmasına şahit oluyoruz.
Romanın
Bir tabloya bin anlamak yüklemek. Bir tabloda tüm hayallerimizi bulmak kulağa imkansız geliyor ama Raif bir tabloda hayatının arkadaşını bulmuştu. Kimseye güvenmeyen, kırılgan Raif bir tabloya bin anlam yüklemişti. Koskoca dünyada o kadar insan arasında yalnız kalıp sadece bir tabloyla arkadaş olmak..
Ve buldu tablodaki arkadaşını. Ne güzel arkadaş olmuşlardı. İki zıt kişilik biri ateş diğeri su peki neydi onları birleştiren? İkisinin de kalbi bu dünyaya kırıktı. İkiside kocaman dünyada bir sürü insan arasında yalnız. Birçok şeyden daha önemli bir ortak yön değil miydi bu? İkisinin de kanayan yerleri vardı kabuk sarsın istediler ama kabuk sarmak sadece yarayı bir müddet idare eder geri kanarsa ne olacaktı?
Ne olacaksa o oldu Raif tablosunu kaybetti tabloda kendisini.
Ah Raif kalbin o kadar kırılgandı ki ince bir camdan yapılmış gibi sadece tek bir hareketle yerle bir olacak bir cam. Bunu bile bile tabloya aşık oldun ama en beklemediğin anda kalbim yerle bir oldu ve sen kendi cam kırıklarınla bu hayatta acı çekerek yaşadın. Bu dünya onla güzeldi, sen onla bu dünyadan zevk almıştın. Eskiden sıradan olan yollar artık bir çiçek bahçesiydi. Çünkü o yollarda kol kola yürümüştünüz, o yollarda gülmüş, hüzünlenmiştiniz. Sadece tek bir insan koca dünyayı cennet yapabilirdi işte.
Bu dünya için fazla kırılgandın Raif. Her kırılgan gibi seni de harcadı bu dünya. Üşüme sıkı sıkı sarın atkına, sıkı sıkı sar kalbindeki kanayan yerlerini çünkü Kürk Mantolu Madonna'nda seni çok sevdi..
"Yapmamayı tercih ederim!" Kaçımız hayata karşı böylesine net bir cümle kurabildik? Kaçımız mutsuzluğumuza rağmen böylesine bir cümle kurup ruhumuzu özgürleştirebildik?
Sessiz ,silik bir çalışan olan ve büroda sadece aksesuar görevi gören "Kâtip Bartleby" özgürlüğün, pasif direnişin yolunu gösteriyor bize.
Hiç ciddiye almadığımız ,"aman o mu" diye burun kıvırdığımız o kadar çok insan var ki
yaşamımızda. Aslında biraz okuyabilsek
"Bay Bartleby" gibi karakterleri...
Kitabı okurken "Yapmamayı tercih ederim" diyecek yürekliliği kaç kere gösterebildim diye kendi hayatımı sorguladım.
Yanıtı bende gizli kalsın:)
Öykünün kahramanı bana
"Gogol'un Paltosu'ndaki baş karakter "Akakiy Akakiyeviç'i ve "Kürk Mantolu Madonna" adlı kitabın baş kahramanı"Raif Efendi'yi" çağrıştırdı.Her ne kadar dışardan fark edemesek de insanların iç dünyası basit ve sıradan değildir.Hem de hiç değildir!
"Kâtip Bartleby" kitabın bir bölümünde bulunduğu yerden gitmek istemez. Bunun üzerine "gitmemeyi tercih ederim" diyerek bulunduğu yerde durur. Sadece durur,kimseye zararı yoktur. Ama insanoğlu bu pasif direnişten rahatsız olur. "Kâtip Bartleby"'in buradaki pasif direnişi bana dünya üzerinde farklı zamanlarda yapılan pasif direnişleri çağrıştırdı:)
"Yapmamayı tercih ederim" felsefesini benimseyen arkadaşlara bu kitabı tavsiye ederim. Hayatını sorgulamayı cesaret edenler buyrun "Katip Bartleby" sizi bekliyor:)
Ah İnsanlar...
Katip BartlebyHerman Melville · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202212,1bin okunma
Ruhunda uyanan bir kıvılcım, bu kadar kısa sürede tüm vücudunu esir alabilir mi? Özellikle boş, gayesiz ve anlamsız bir yaşam(!) süren birinin ruhunu ele geçirip, o ruhta canlanma ve yaşama arzusu uyandırabilir mi? Raif'te öyle oldu. O kıvılcım onu yaktıkça yaktı külünü nereye savursaydı? Raif'in Maria'dan önceki dünyası karanlık ve sessizdi. Maria ile birlikte bu dünyası ışık aldı ve Raif bir ruhu olduğunu anladı. O benim hayalimdeki bütün kadınların karışımı diyordu bir cümlesinde. Çok nahif ve ince sevdi; kırmadan her şeye razı olup onun mutluluğunu kendi mutluluğu bildi. Ben Raif'in sevdasını ve duygularını ifade ederkenki zarifliģini sevdim ve Maria yerinde çok olmak istedim...
Maria ise erkeklere karşı büyük önyargıları olan biri. Ona her ne kadar kızsam da kim bilir eski yaşamında neler oldu ki hayat onu bu düşünceye sevk etti. Zaten bu önyargılar bazen bizde de kendini göstermiyor mu? Maria gibi bizde de inanmak noksan...İnsanlar bizden inanmak gücünü almışlar...Ama gel gör ki aşk nelere kadir? Aşk, en sarsılmaz sandığın 'en doğrularının' sağlamasını yapıyor...Büyük konuşmayacaksın yani;)
Burda bırakıyorum kelimeleri...Çünkü gerçekten ifade edecek kelime bulamıyorum. İkinci okuyuşum ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki üçüncü kez de okuyabilirim. Kitap sizi içine alıyor. Hasretini çektiğiniz aşka, güvene, inceliğe yani kısaca güzel olan her şeye hapsediyor. Ve bu hapisten çıkmak istemiyor insan. Müebbet yemeye hazır ve istekli...
Okuyun, okuyun, tekrar okuyun...
Keyifli okumalar diyeceğim ama duygu dolu okumalar desem daha yerinde olacak gibi:))